Kerbela Katliamı dolayısıyla Aleviler her yılın Muharrem ayının ilk on gününde yas tutar. İçinden geçtiğimiz günlerde olduğu gibi. Yıllardır dikkatimi çeken yanlış bir tanımlama var. Bu yıl da basılı yayın organlarında, internet ortamında fazlaca rağbet gören bir tanımlama.
Ölen, kaybedilen biri ya da birilerinin, yitirilen şeyin ya da şeylerin ardından üzülme, ağlama, dövünme, acı çekme, üzüntü duyma insanın doğasında var. İnsanı insan yapan özelliklerinden biri. Ama bu davranışın -bütün diğer canlılar dışlanarak- sadece insana özgü sayılması da gerekmiyor.
Kerbela Katliamı dolayısıyla Aleviler her yılın Muharrem ayının ilk on gününde yas (mâtem) tutar. İçinden geçtiğimiz günlerde olduğu gibi.
Benim dikkatimi çeken yanlış bir tanımlama var. Yıllardan beridir olduğu gibi, bu yıl da basılı yayın organlarında, internet ortamında fazlaca rağbet gören bir tanımlama:
‘Yas-ı Mâtem!’
Yanlış ve anlamsız bir tanımlama. Nasıl olmuşsa, bir kere dillere pelesenk olmuş, terk edilemiyor bir türlü. Bu yanlışa bir kere daha değinmek, dikkat çekmek istedim.
‘Mâtem’, Arapça kökenli bir sözcük. ‘Yas’ ise, onun yeni Türkçe karşılığı. Arapça sözlüklerde ‘mâtem’ sözcüğünün anlamı şöyle verilir:
“Hüzün, keder ve müsibet zamanındaki ağlayış, yas.”
Şimdi de ‘yas’ sözcüğünün Türkçe sözlüklerdeki anlamına bakalım:
“Ölüm veya bir felâketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, mâtem…”
Peki, hal böyleyken, ‘yas-ı mâtem’ tanımıyla ne denmiş oluyor?
‘Yasın yası’ ya da ‘mâtemin mâtemi’.
İfade edilmek isteneni anlatmayan bir tanımlama. Anlamsız bir ifade. Her şeyden önce, Alevilerin neyin yasını tuttukları başlıkta belirsizleşiyor. Oysa Alevilerin tuttukları, sebebi ve kaynağı bilinmeyen belirsiz bir yas (mâtem) değil.
Söz konusu anlamsız başlık altındaki ilgili metinlerde, tabii ki Kerbela Olayı zikredilip anlatılıyor. Fakat bu durum, ‘yasın yası’ ya da ‘mâtemin mâtemi’ şeklindeki yanlış başlığı, ifadeyi görmezden gelmeye gerekçe yapılmamalı.
Bu önemli ve tarihî olayla ilgili Alevilerde sayısızca tanımlama var. Aynı olayın birden fazla tanımlaması olması elbette doğal. Önemli olan tanımların anlamı, içeriği, özü verip vermediğidir. Doğru adlandırmaların bazılarını sıralamak gerekirse:
Yas-ı Muharrem, Yas-ı Kerbela, Muharrem Yası, Kerbela Yası, Kerbela Mâtemi, Muharrem Mâtemi, Mâtem-i Kerbela, 12 İmam Yası, 12 İmam Mâtemi, Muharrem Orucu, 12 İmam Orucu…
Madem ki, ‘yas’ ile ‘mâtem’ sözcükleri anlamdaştır, sadece birbirlerinin yerine kullanılabilirler ve aynı anlamı verirler. Farklı anlamları varmış, iki farklı şeyi vurguluyorlarmış gibi bir isim tamlamasının öğeleri olarak birlikte kullanılmaları doğru değil. Metinler okunduğunda ne denmek istendiği anlaşılıyor, kavranabiliyorsa da ‘yas-ı mâtem’ şeklindeki anlamsız başlık terk edilmeli.
Kendine, değerlerine özen göstermenin gereklerinden biridir bu.
huseyin.simsek@gmx.at
Önemli uyarı, teşekkürler. Ancak önerilen söylem biçimleri içinde yas-ı, matem i gibi tire işareti ve i, o gibi yazım ve söylem de Türkçeleştirilmeli. Yeni nesil zaten yası matem, yası Muharrem diye okuyup aradaki tire yi anlamlandıramıyır ve kelime anlamsızlaşıyor. İkincisi Muharrem ayı madem ile doğrudan ilgili değil Muharrem oruç ile direk ilişkili olup, matem ya da yas kullanılan yerde Kerbela Matemi, Kerbela yası demek daha doğru olur diye düşünüyorum