DAVA YAĞMURU SÜRÜYOR
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A HAKARET ETTİĞİM SUÇLAMASIYLA BİR DAHA DAVA AÇILDI
İşte mahkemenin bugünkü duruşmasında yaptığım açıklama:
KARS 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
Dosya no: 2019/ 135
AÇIKLAMA YAPAN : Mahmut Alınak
Mahkeme yargıcı olan siz, bana ceza vermek için öyle heveslisiniz ki, duruşmaya daha iki ay gibi uzun bir zaman varken, alışılmamış bir uygulamayla ara celse açıp –sanki çok umurumdaymışçasına- hakkımda yakalama kararı verdiniz.
Çünkü söz konusu olan, aynı ideolojiyi paylaştığınız AKP ve hayran olduğunuz Tayyip Erdoğan’dı.
Bir de mesleğinizde terfi almak için göze girmeniz gerekiyordu!
Bunca heyecanlanmanızın ve duruşma gününü beklemeden dosyayı ele alıp beni yakalatmanızın nedeni budur.
Suçlama konusu makalede Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiğim ileri sürülmektedir.
Peki ne demişim makalede?
İşte suçlanan o satırlar!
“Bu “güdümlü” darbe girişimini devleti tamamen ele geçirerek kendi diktatörlüğünü taçlandırmak için altın bir fırsata çevirdin…” demişim.
Yalan mı?
Bunun için devletçe zapturapt altına alınan ve kuş uçurtulmayan sokakların haline bakmak yeterlidir. Değil demokratik eylem özgürlüğü, düşünce özgürlüğü de ayaklar altına alındı. Buna yüzlerce, binlerce örnek verilebilir. Uzun uzun anlatmaya gerek görmüyorum.
“Darbe kalkışması olmasa ne OHAL ilân edebilecektin, ne de bunca geniş kapsamlı tasfiyelere girişebilecektin!” demişim.
Yalan mı?
“Aslında senin söylediğin anlamda TOPUNUZ PARALELCİYDİNİZ! Devlet içinde örgütlenip devleti ele geçirmeye çalışan yarı legal bir örgüttünüz. Ruhani lideriniz ise Fetullah Gülen idi. Sonra aranızda PASTA KAVGASI ÇIKTI VE BÖLÜNDÜNÜZ!
Kardeş kavganız gizli ve açık bir şekilde kıran kırana devam etti. Birbirinize çelme takmak için karşılıklı fırsat kolluyordunuz. İşte o dev fırsat bu darbe girişimi ile senin ayağına geldi,” demişim.
Bu da mı yalan?
“Topunuz paralelciydiniz,” dediğim için mi Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmiş oluyorum.
Peki kim Fetullah Gülen’in önünde munisçe el bağladı?
Kim okyanus ötesine selam yolladı?
Kim, “Bu sıla hasreti bitsin, artık dön!” diye Fetullah Gülen’e baldan tatlı övgüler yağdırdı?
Aşağıdaki linkte de görüleceği gibi, Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, Kadir Topaş, Mehmet Ali Şahin, Fatma Şahin, Bekir Bozdağ, Melih Gökçek ve daha pek çok AKP üst düzey yöneticisi Fetullah Gülen’i yere göğe sığdıramıyorlardı. Çünkü o zaman yandaştılar ve devleti henüz ele geçirmemişlerdi.
VE PARALEL BİR YAPILANMA OLARAK BİRLİKTE FAALİYET YÜRÜTÜYORLARDI.
Tarihin hafızasında yerini alan şu link, (https://www.youtube.com/watch?v=BNWmW3tALJU&t=165s) aralarında nasıl bir ittifakın olduğunu ve Fetullah Gülen’in bir zamanların sürgündeki İran’ın dini lider Humeyni gibi nasıl hareketin ruhani lideri olduğunu acı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Sözünü ettiğim PARALEL YAPILANMA içerisinde ne zamanki devleti bölüşmede çelişki çıktı, işte o zaman kanatlar arasında ölümüne bir savaş başladı.
Savaş, Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasındaki buharlaştırılacak dolarların konuşulduğu telefon kayıtlarının medyaya sızdırılmasıyla gün yüzüne çıktı.
PARALEL YAPILANMANIN iki kanadı arasında patlak veren o kapışma tüm şiddetiyle sürerken, artık kahvehanelerde bile konuşulan darbe teşebbüsü gerçekleşti.
İşte büyük fırsat o zaman Erdoğan’ın ayağına geldi. Paralel yapılanmanın F. Gülen liderliğindeki kanadı yenildi, Tayyip Erdoğan liderliğindeki kanadı galip geldi ve hızla devleti ele geçirdi.
Tayyip Erdoğan işte bu nedenle, “Bu darbe bizim için Allah’ın bir lütfu oldu,” dedi?
Başka ne demişim?
“Sen, senin bakan olarak atadığın damadın ve oğulların devlet korumasında güvenlik içinde iken, sokağa çağırdığın o insanlar kurşunlanıp öldürüldüler…”
Bu da mı yalan?
Bana ceza mı vereceksiniz?
Hiç durmayın, en ağırından ceza verin!
En ağırından ceza verin ki, bu talancı zorba düzenin rezilliği biraz daha ortalığa saçılsın.
Ama bir şeyi de akıldan çıkarmayın!
Vereceğiniz ceza bir AKP’linin verdiği ceza olacaktır.
Avukatlık günlerimde özgürlükleri tırpanlamakla ünlü pek çok hâkim ve savcı tanıdım. O zamanlar pervasızlardı ve çalımlarından geçilmiyordu. Emeklilik günlerinde bazısıyla yollarımız kesişti.
Yaptıklarından bin pişmandılar. Omuzları çökmüştü ve utançtan gözleri yerden kalkmıyordu.
Bir gün siz ve sizin gibi davranan hâkim ve savcılar da emekli olacaksınız.
Umarım çocuklarınıza verecek bir cevabınız olur. 15/12/2020
Mahmut Alınak