Mafya lideri bile gemileri yaktı…
Ne günlerden geçiyoruz; kim biliyor? Gündem hep dolu hep de yoğun ve zorlu. Her ne kadar hızlı yaşayıp hızlı unutuyorsak da sanat ve sanatçı (burada yazarlar ve kitapları) bize unutmaya izin vermiyor. Bizi taşıyor, buna bağlı olarak da aynı şeyden bile bambaşka güzellikler süzüyoruz hiç farkına varmadan. Bazen, çoğunlukla hemen hep belleğimizde o farklılıklar, birbirine giriyor istir istemez, yani kavga ediyor. Unutmadığımızdan olsa gerek…
Naim Kandemir, çalışkan, çalışkan olduğu kadar nüktedan, nüktedan olduğu kadar günü gündemle bağlayan bir yazar. “20 Ocak 1961 tarihinde Samsun’da doğup çocukluğumu okul öncesi eğitimi niyetine arastada geçirdim. Sokakta yetişmek okula erken başlamak demekti” sözcükleriyle tanımlıyor kendisini. Mekteb-i Mülkiye’de okumuş olmasına karşın devletle bağı olmasın diye (belki de devletin kendisine ayak bağı olduğunu bildiğinden) “kaymakam” olmaktan imtina etmiş kendi kararıyla. Belleği güçlü biri, öyle olduğu için de çocukluğunun düşleriyle, öğrenciliğinin -kendisini var eden- düşüncelerini harmanlayıp, deyim yerindeyse “ay ışığı ile eşeğin kuyruğu arasındaki diyalektik bağı” kurabiliyor.
Ahde vefa…
Kızmadan, sinirlenmeden, öfkelenmeden ve tabii, bıkmadan usanmadan yılmadan kuruyor o diyalektik bağı. Okurlar(ı) bilir, Cengiz Türüdü ile diyaloglarını… Cengiz Türüdü, öğrencilikten arkadaşı, zehir gibi bir çocuk, leb de(ğ)meden leblebiyi anlayan, anlamakla kalmayıp oradan yepyeni dünyalar süzen biri. Zorlu bir dönem geçirdi 12 Eylül ile birlikte Uzun yıllar “inzivada” kaldı. Aynı okulun aynı sıralarında aynı düş(ünce)leri paylaştığı arkadaşını hiç unutmayan, onu telefonla da olsa hep arayan Kandemir, Türüdü ile konuşmalarını kitaplaştırdı sonradan. “İnziva Diyalogları” (2017), “Hayat Üstüne Diyaloglar” (2018), “Umut Diyalogları” (2020), “Yıldaşça Diyaloglar” (2022) iki arkadaşın hayatın içinden birbirleriyle konuşmaları… Bir yerden giriyorlar, karşılıklı anlatırken ülkenin gündemine, oradan dünya hallerine geçiyorlar. İkisi de “Siyasal”lı olan, buna da bağlı olarak, siyasal bir analize varan iki arkadaşın konuşmaları, okurun da ilgisini çekiyor; tabii, kendi yorumlarını katmasına izin var kuşkusuz.
Bu kez mektuplar.
Anı yazmak ölümün elinden bir şey kurtarmaktır” diyor ya Andre Gide, Naim Kandemir de ondan el alıp Cengiz Türüdü’ye yazdıklarını ikisinin arasında kalmasına gönlü razı gelmediğinden olsa gerek, okurun aklına sunuyor.
Yazının başlığını kitaptan aldım. Bugünlerde yine, yeniden gündemde gemileri yakan o mafya lideri. Peki, hayatın gerçeklerini bir mafya lideri mi açığa çıkaracaktı? İşte, bu soru hepimize ders olsun!
Yazdıkça düşündürüyor, düşündükçe geliştiriyor Naim Kandemir. Cengiz Türüdü neler yazmış acaba kendisine? Onun “zehir” gibi zekâsı, ay ışığıyla (yeni ay, hilal, ilk-son dördün, dolunay… hangisi) hangi eşeğin kuyruğuyla bağlıyor acaba, diyalektik olarak. Elimizdeki kitaptan bir ipucu çıkarmak, dahası yanıtları süzmek mümkün. Belki de bu mektupların sahibi sizsiniz. Yazar, belki de doğrudan size yazdı bu mektupları, rüyalarıyla süsleyerek.
“Kabristanların giriş kapılarında o meşhur yazı bir nevi ayağınızı denk alın! dese de dünyanın gerçeği şu; kimileri hayatın tadına bakarken, hayat herkesin tadına bakıyor. (…) Ölüm doğal bir süreç olsa da en büyük haksızlık değil mi? insanlığın onunla mücadele gücü ne kadar ki? Ölüm, insanların sevdiklerini alarak, geride kalanları terbiye etme sanatı mı Cengiz?” (s. 72) diye soruyor bir mektubunda. Amasız, fakatsız, mazeret üretmeden bir yanıt vermek okurun ilk aklına gelen; ama kolay değil: yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Sonra bize dönüyor: “Tezata bak; faşist partiden kopup merkeze yönelen kadın lider, ana muhalefet liderinden daha cevval bir muhalefet yürütüyor. Gemiler çoktan yakıldı. Siz neyin hesabındasınız?” (s.133)
Klavye başında üfürmek kolay!
Naim Kandemir’in bir “mektup”undan aldığım bu cümle, seçim sürecine girilmese de ülkenin temel sorunlarına yönelik sesini yükseltmekten kaçınırken sosyal medya üzerinden “kahramanlık” taslayanlara yönelik. Elini taşın altına koymanın zamanı gelmedi mi? Hepimiz için önemli değil mi, göçmenlikten açlığa, işsizlikten zamlara, iş cinayetlerinden kuraklığa, ekokırımdan sokak hayvanlarını korumaya tüm sorunlarla mücadele etmek…
Tam sırası işte: “Üniversitelerde devrimcilik yapan 78 Kuşağı’nın çocukları, ülkenin saygın ve mezunlarının iyi iş imkânlarına ve dolayısıyla da iyi bir yaşam standardına sahip olacaklarken, bunları bilerek ve neleri tehlikeye attıklarının bilincinde olarak ateşin içine daldılar. Birinci çemberde ateşle oynayan çocuklara diğer çemberdekiler tarafından gıptayla, hayranlıkla, saygıyla bakıldığı doğrudur. (…) Bu insanlar 12 Eylül’de darbeyle ezildiler, bunlar çerçöp, moloz olup toplumun dere yataklarına dökülecekler. Öyle olmadı! Bunlar dokuz canlı gibi, delireni bile kitaplarla geri döndü.
Naim Kandemir’in her şeye rağmen hayattan umudunu kesmeyen, yaşam sevincini yitirmeyenleri insan sıcaklığıyla sarıp sarmalayan kısa hikâyelerini içeren yine Ters Kule Yayınlarından çıkan “Uçurtma Tamircisi” de “hayat cümbüşünü” yaşatıyor. Lezzetli bir edebiyat dili olan Uçurtma Tamircisi de okunmalı.
Kıblemiz Aç Yatan Çocuklar Olsun
Naim Kandemir
Mektuplar&Rüyalar
Terskule Yayınları, 2022, 239 s.
Korkut Akın
Eskişehir, İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema TV Bölümü mezunu, İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik yüksek lisansı yaptı, İşletme İktisadı Enstitüsü’nde de ihtisas. Yeşilçam’da reji asistanlığı ve senaryo yazarlığı ile başladı, televizyonlarda kültür sanat programları çekti. Müjdat Gezen Sanat Merkezi ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nde sinema dersleri verdi. Okumayı, izlemeyi ve gezmeyi sever. Ödülleri: İFSAK 5. Ulusal Kısa Film Yarışması Büyük Ödül (1983): Voli. REPAŞ 10. yıl Etkinlikleri Kısa Film Ödülü (1986): Gelincik. İzmir Karşıyaka Belediyesi “İnsan Hakları” Konulu Kısa Film Yarışması Mansiyon (1990): Hişt Hişt! O. M. Arıburnu Birincilik Ödülü (1991): Hayat Ne Tatlı. 42. Berlin Video-Fest. Büyük Ödül Adayı (1992): Hişt Hişt! Çağdaş Gazeteciler Derneği Yılın TV Programı Ödülü (1993): İstanbul Sayfaları.
Her yıla bir kart hazırlıyor (40 yılı aştı), postayla göndermek yerine elden dağıtıyor, büyük keyifle…
İletişim: korkutakin@hotmail.com