Yılmaz Güney ergenliğinden ölümüne kadar kendisinin de bir taraf olduğu sınıflı toplumu kendisine dert edinmiş, edindiği bu dert tarafından eğitilmiş ve bütün hayatını baştan sona önüne koyduğu bu problemin aşılmasında önemli bir rol oynayabilmek için planlamıştır. Edindiği bu dert ve çabasındaki sürekliliği ölçüsünde emekçiler tarafından sahiplenilmiş, üretimleri büyük bir ilgiyle takip edilmiştir.
Güney, bugün iyice bireyselleşen ve kişisel dışavurumculuğa indirgenen sanatı, edebiyatla başlayıp sinema ile biten serüveninde, edindiği dert ile ilişkilendirmiş, sınıfa ulaşmak için önemli bir araç olarak kullanmıştır. Ne kendini kahraman olarak görmüştür ne de sanatını sınıf mücadelesinin merkezine koymuştur. Üretimlerinin tek amacı gerçek kurtarıcı olan işçi sınıfına toplumsal kurtuluş yolunda bir ışık tutabilmek olmuştur.
Sonhaber.ch olarak ölümünün 39. yılında saygıyla anıyoruz.
Yılmaz Güney kimdir
Yılmaz Güney, doğum adıyla Yılmaz Pütün, (1 Nisan 1937, Adana[1] – 9 Eylül 1984, Paris), oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı ve yazardır. Özellikle Çirkin Kral dönemi sonrasında yazdığı ödüllü Yol, Sürü; yazıp yönettiği ve oynadığı Umutsuzlar, Baba, Ağıt, Endişe gibi filmleriyle tanınır.
1 Nisan 1937’de Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Yenice’de, köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak doğdu. 1959’da senaryosunu yazıp oynadığı Bu Vatanın Çocukları ve Ala Geyik filmleri ile sinema dünyasına girdi. Birçok kez yasal sorunlar yaşadı, ilk olarak 1961’de komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1967’de Nebahat Çehre ile evlendi, Çehre’den bir yıl sonra boşandı.
İkinci evliliği 1970’ten ölümüne değin Fatoş Güney’le (Jale Fatma Pütün) olmuştur, doğan çocuklarına Yılmaz (d. 1971)adını vermişlerdir.
1971’de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanlarını sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Bülent Ecevit başbakanlığındaki Hükûmetin çıkardığı 1974 Genel Affı sonucu 20 Mayıs 1974’te serbest kaldı. 4 ay sonra, 13 Eylül 1974’te “Endişe” filminin çekimleri için bulunduğu Adana Yumurtalık’taki gazinoda Hâkim Sefa Mutlu’yu öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Olayın ardından yargılandı ve hapis cezası aldı. 1981 yılında izinli olarak çıktığı hapishaneden yurt dışına firar etti.
Kendisinin yazdığı ve Şerif Gören’in yönetmenliğini yaptığı Yol filmi 1982’de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü aldı. 6 Ocak 1983 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından Türk vatandaşlığından çıkarıldı.1983’te Cigerxwîn ve Abdurrahman Şerefkendi gibi Kürt şairlerle birlikte Paris Kürt Enstitüsünü kurdu.
1984’ün mart ayında “Bağımsız Kürdistan” konuşması yaptı.
Son yıllarını Paris’te geçiren Güney, mide kanseri hastalığı nedeniyle 9 Eylül 1984 tarihinde 47 yaşında öldü. Mezarı, Paris’te bulunan Père Lachaise Mezarlığı’nda 62. kısımda bulunmaktadır.
Ödüller
1967: 4. Altın Portakal Film Festivali – En İyi Erkek Oyuncu – Hudutların Kanunu
1970: 2. Altın Koza Film Festivali – En İyi Film – Umut
1970: 2. Altın Koza Film Festivali – En İyi Senaryo – Umut
1970: 7. Altın Portakal Film Festivali – En İyi Erkek Oyuncu – Bir Çirkin Adam
1970: Orhan Kemal Roman Armağanı – Boynu Bükük Öldüler
1971: 3. Altın Koza Film Festivali – En İyi Film – Ağıt
1971: 3. Altın Koza Film Festivali – En İyi Senaryo – Ağıt
1971: 3. Altın Koza Film Festivali – En İyi Yönetmen – Ağıt
1972: Orhan Kemal Roman Armağanı – Boynu Bükük Öldüler
1975: 12. Altın Portakal Film Festivali – En İyi Senaryo – Endişe