Pazar, Ekim 12, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Sri Lanka Modeli: Kürtler İçin Dersler – 1

Bir Nehirde İki Defa Yıkanmak mı?

Nurcan Aktay by Nurcan Aktay
30/09/2025
in Manşet Haberler, Yazarlar
A A
0
Sri Lanka Modeli: Kürtler İçin Dersler – 1
0
SHARES
711
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

“Bu, Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları’nın (Liberation Tigers of Tamil Eelam-LTTE) oturduğu barış masasında yarı devlet imkânlarına sahip olduğu halde trajik bir sonla tarih sahnesinden silinmesinin hikâyesidir..”

Kürt şehirlerinin yerle bir edilmesi ve gencecik bir kuşağın hendeklere gömülerek yok edilmesinin üzerinden on iki yıl geçti. Adına “Çözüm Süreci” denilen o dönemin yıkıntılarından geriye sadece acı, hüsran ve bitmeyen sorular kaldı. Şimdi yeniden bir süreçteyiz. Adına barış bile denilemeyen ve bu yönüyle umut vermekten uzak olan: “Terörsüz Türkiye.”

Her şeye rağmen düne nazaran bugün daha avantajlıyız. Çünkü elimizde Çözüm Süreci (2013) gibi bir tecrübe var ve karşılığında ağır bir maliyet ödediğimiz bu tecrübe bize, bir barış sürecinin en azından nasıl yürütülmemesi(!) gerektiği konusunda önemli veriler sunuyor. Şüphesiz bununla yetinmemek, dünyada benzer süreçlerden de dersler almak gerekir. Zira bir kez daha kaybetmenin maliyetini yüklenmek istemiyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu defa kaybetmek gibi bir lüksümüz yok.

Bu nehirde ikinci defa yıkanmayacağız!

 

Dünyadan Alınacak Dersler..

IRA’nın 1998’de İngiltere’yle yaptığı anlaşma, Güney Afrika’nın 1990’daki dönüşümü, Kolombiya’da FARC’ın 2016’da silah bırakması gibi başarılı örneklerin yanı sıra bir de Sri Lanka var.

Sri Lanka… Başarısızlığıyla öylesine benzersiz ki “Sri Lanka Modeli” olarak uluslararası literatüre bile girmiş ve son yirmi yılda sıkça tartışılmıştır. Model, müzakere ve siyasal uzlaşma yerine devletin askerî yöntemlerle kesin üstünlük sağlamasıyla çatışmanın sona erdirilmesini tanımlayarak özellikle Asya ve Afrika’daki benzer çatışmaların tartışıldığı ortamlarda referans noktası olmuştur. Sri Lanka modeli, barış süreçleri açısından iki yönlü okunabilir: Bir yandan, müzakere masasının tıkandığı durumlarda devletin askerî çözüm arayışının kısa vadeli bir örneği, öte yandan, sivillere yönelik ağır kayıplar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle uzun vadede barışa hizmet etmeyen sorunlu bir yaklaşım olarak eleştirilir.

Ayrıca literatürde sıkça vurgulanan bir nokta daha vardır: Sri Lanka devleti bu “askerî zaferi” yalnızca kendi imkânlarıyla değil, uluslararası aktörlerin sessiz onayı ve desteği sayesinde mümkün kılmıştır. Yani model, sadece askeri üstünlük değil, aynı zamanda dış dünyanın görmezden gelmesiyle de açıklanır. Bu da bize, barış süreçlerinde uluslararası garantörlük, şeffaflık ve üçüncü tarafların denetimi gibi kriterlerin vazgeçilmez olduğunu gösterir. Kısacası, Sri Lanka modeli bize şu soruyu dayatır: Askerî zafer gerçekten barış mıdır, yoksa yalnızca sessiz bir savaşın başka bir biçimi midir?

 

Neden Sri Lanka Örneği?

Sri Lanka gibi başarısızlığı istisna olan bu örneği seçerken kuşkusuz niyetim hâlihazırda yürütülen sürece (Terörsüz Türkiye) karamsar bir gölge düşürmek değil. Sri Lanka ile Türk devleti arasındaki benzerlikler, örgütlerin karakterleri ve halkların birbiriyle olan tarihsel ilişkileri… Hepsi adeta birbirine ayna tutuyor. Bunun yanı sıra PKK’nin tasfiye kararı ve geçtiğimiz günlerde DAEŞ terör örgütü geçmişiyle bilinen Colani’nin, BM Genel Kurulu’nda “Suriye Cumhurbaşkanı” sıfatıyla kabul edilirken sahadaki başarılarına rağmen Kürtlerin, bu tarz platformlarda görünmezliği; sahada kazanıp masada kaybeden LTTE’nin tecrübesinden bir takım dersler almayı zorunlu kılıyor.

Öyle ya, madem artık silah yok, söz var; o halde sözümüzü daha güçlü söylememiz gerekiyor! Bu yüzden, 1992 yılında Sri Lanka ile oturduğu barış masasında yarı devlet gücüne sahipken adeta tarih sahnesinden silinen LTTE’nin hikâyesinden alacağımız çokça dersler olduğunu düşünüyorum.

 

Yazının Çerçevesi

Bu yazıda, Sri Lanka’da Tamiller ile Sinhala halkı arasındaki çatışmaları ve bu çatışmaların temsilcisi olan LTTE’nin barış sürecindeki rolünü aktaracak, ardından bu trajik yenilginin nedenlerine değineceğim. Son olarak da, PKK lideri Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasında yürütülen 2013 ve 2025 çözüm süreçlerini değerlendireceğim. Konu oldukça kapsamlı olduğundan yazı biraz uzun olacak. Üzerinde günlerce konuşulsa bile tam olarak eksiksiz anlatılamayacak bu meselelerde, oluşabilecek eksiklikleri takdirinize bırakıyorum.

 

Sri Lanka Adasındaki Etnik Çeşitlilik: Tamil ve Sinhalalar

Sri Lanka, 22,5 milyonluk nüfusu ile Sinhala, Tamil, Moor, Burgher, Malay ve Vedda topluluklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu gruplar arasında Sinhalalar (%74) ve Tamiller (%15), nüfus oranlarıyla adanın en büyük iki etnik topluluğunu oluşturur. Kökenleri ve birbirleriyle ilişkileri binlerce yıl öncesine dayanan bu iki halk, Hindistan’dan adaya göç etmiş; farklı dinlere sahip olmuş ve farklı diller konuşmuştur. Tarih boyunca zaman zaman çatışmalar yaşasalar da ticaret, evlilik ve kültürel etkileşimler aracılığıyla ortak bir yaşam pratiği de geliştirmişlerdir. Türkiye, sahip olduğu etnik çeşitlilik ile Sri Lanka’ya benzer. Tamil ve Sinhala halklarının arasındaki bu ilişki, ortak tarihleri, hem de birbirleriyle kurdukları etkileşimler bakımından Türk–Kürt ilişkisi ile benzerlik taşır. Ancak iki temel fark vardır:

 

  1. Sinhalalar ve Tamiller birlikte yaşarken farklı kimliklerini koruyabilmişken Kürtler ve Türklerin ilişkilerinde durum farklıdır. Özellikle son yüzyılda Kürt kimliği, Türk kimliği içinde eritilerek yok sayılmıştır. Bu nedenle kültürel etkileşim de hiyerarşik ve tek taraflı biçimde yaşanmıştır.

 

  1. Tamil ve Sinhala halklarının aksine Türkler ve Kürtler arasında din ortaklığı vardır. Bu ortaklık, Türk devleti ve toplumu tarafından sürekli istismar edilmiş; aralarındaki yapısal sorun dinle maskelenmeye çalışılmış, bu da doğal olarak Kürtleri manipüle ederek bu zulme karşı çıkışlarını törpüleyen bir işlev görmüştür.

 

Sömürge Sonrası Durum..

Sri Lanka adası, 1505–1948 yılları arasında sırasıyla Portekiz, Hollanda ve İngiltere’nin egemenliğinde kaldı. İngilizlerin sömürge yönetimleri sırasında Tamillere ayrıcalık tanıyarak onları bürokrasi, eğitim ve ekonomi alanında öne çıkarması, zamanla Sinhalalar arasında milliyetçi duyguların güçlenmesine ve Tamillere karşı düşmanlıklarının temel zeminini oluşturdu. 1948’de İngiltere’nin adadan çekilmesi ile Sinhalalar nüfus üstünlüğünü kullanarak üniter ve tekçi bir devlet kurarak Tamillerin görünürlüğünü yok saymış oldular. 1956’ya gelindiğinde Sinhala dilini tek resmi dil ilan etmeleri, nüfusun yaklaşık %15’ini oluşturan Tamiller için kırılma noktası oldu. Kendi dillerini kullanma hakkından mahrum bırakılan Tamiller, bu eşitsizliğe karşı 1970’lerden itibaren milliyetçi zeminde örgütlenmeye başladılar.

1972’de 22 yaşında bir genç olan Prabhakaran’ın önderliğinde kurulan Tamil New Tigers (TNT), o dönemde küçük çaplıydı; ancak kısa sürede daha büyük bir hedefin zeminini hazırladı.

 

Liberation Tigers of Tamil Eelam (LTTE) Kuruldu: 1976–2006 

5 Mayıs 1976’da TNT feshedildi ve yerine Liberation Tigers of Tamil Eelam (LTTE) kuruldu. LTTE, sadece Sri Lanka’daki baskılardan değil, aynı zamanda dünyadaki ulusal kurtuluş hareketlerinden de etkilenmişti. O dönem Soğuk Savaş yaşanıyor; Filistin, Vietnam, Eritre ve Kürtler gibi birçok hareket ilham kaynağı oluyordu. LTTE ideolojisini Tamil milliyetçiliği ile devrimci sosyalizm arasında kurdu. 1948’de Tamil işçilerinin vatandaşlıktan çıkarılması, 1956’da dil haklarının yok edilmesi ve 1972’de devletin Sinhala-Budist kimliğine göre yeniden şekillendirilmesi, örgütün doğuşunu hızlandırdı. Barışçıl yollarla hak elde etmek neredeyse imkânsızdı; silahlı mücadeleye yönelmek kaçınılmazdı.

 

LTTE’nin “Diyarbekîr Cezaevi”: Black July (1983) 

Sri Lanka iç savaşının dönüm noktası 1983 Temmuz’unda yaşandı. LTTE’nin Jaffna yakınlarında 13 Sri Lankalı askeri öldürmesi üzerine başlayan toplumsal gerilim, başkent Kolombo başta olmak üzere adanın dört bir yanında Tamillere yönelik geniş çaplı pogromlara dönüştü. Yüzlerce Tamil katledildi, binlercesi evlerinden sürüldü, mahalleler yakılıp yıkıldı. Bu olaylar tarihe “Kara Temmuz” (Black July) olarak geçti. Black July, Tamil toplumunda kitlesel bir kırılma yarattı ve LTTE’nin en büyük meşruiyet kaynağı oldu. Bu tarihten sonra on binlerce genç Tamil LTTE saflarına katıldı. Bu yanıyla Black July adeta örgütün “Diyarbekîr Cezaevi” oldu. Zira  PKK’ye ilk katılımlar oradaki zulmün adeta arşa çıkacak olmasıyla bu zulüm ve işkencenin muhatapları ve yakınları ilk fırsatta PKK’ye katılmıştı.

LTTE’nin Kadın ve Çocuk Savaşçıları

Örgüt, sadece yetişkin erkeklerden değil, kadınlardan ve çocuklardan da savaşçı olarak yararlanıyordu.

1991’de Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi’ye suikast düzenleyen militan, “Black Tigers” (Kara Kaplanlar) adlı intihar biriminde görevli bir kadındı. Kadın intihar eylemcileri, örgütün medya organlarında sürekli kahramanlık ve özgürlük mücadelesi sembolü olarak gösterildi. Bu durum feminist çevrelerde tartışmalıydı. Bazı gözlemciler, kadınların ataerkil toplumda eşitlik kazanması olarak yorumladı; ancak tanınmış feminist yazar Cynthia Enloe, bunun gerçek bir özgürleşme değil, savaşın ihtiyaçlarından kaynaklanan bir araçsallaştırma olduğunu vurguladı. Female Black Tigers timinde intihar eylemcisi olarak kullanılması, feminist literatürde “kadın bedeninin savaş propagandası için sömürülmesi” şeklinde sert biçimde eleştirildi.

LTTE’nin aldığı eleştirilerin en yoğun olanı ve örgütün birçok ülkenin terör listesinde yer almasının en büyük nedenlerinden biri de örgütün savaşa kattığı çocuklardı. Yaşları genellikle 12–13 arasında olan çocuk birlikleri “Baby Brigade” (Bebek Tugayı) olarak adlandırılıyordu; bazı kaynaklarda “Birds of Freedom” içinde yetiştirildikten sonra cepheye sürüldükleri belirtiliyor. UNICEF ve insan hakları örgütleri, LTTE’yi bu uygulamaları nedeniyle sert biçimde eleştirdi.

 

Örgütün Yükselişi..

LTTE, Kuzey ve Doğu bölgelerinde kontrol alanları kurdu; vergi topladı, mahkemeler ve okullar açtı. Küçük bir hava sahası ve hatta postaneleri bile vardı. Yani bir gerilla örgütünden çok küçük bir devlet gibi hareket ediyordu.

Aynı zamanda acımasız yöntemleriyle tanındı: Rakip Tamil gruplarını ortadan kaldırdı, intihar timleri kurdu ve 1991’de Hindistan Başbakanı’na suikast düzenleyerek dünya çapında tepki çekti. Diaspora bağışları ve kaçakçılık sayesinde finansman sorunu yaşamadı. 1990’ların sonunda LTTE, Güney Asya’nın en güçlü gerilla örgütüydü.

 

Barış Masası ve Sürecin Seyri (2002–2006) 

1990’ların sonuna gelindiğinde savaşın maliyeti her iki taraf için de çok yükselmişti. Özellikle sivil kayıpların artması ve uluslararası baskılar, Sri Lanka hükümeti ile LTTE arasında barış görüşmelerini zorunlu kıldı.

1994–2001 Dönemi: Chandrika Kumaratunga’nın başbakanlığı ve ardından cumhurbaşkanlığı döneminde hükümet ile LTTE arasında barış görüşmeleri başladı. Amaç, özerklik ve federal bir yapı çerçevesinde kalıcı çözüm bulmaktı. LTTE bu süreçte doğrudan müzakereye katıldı.

Norveç Aracılığı ve 2002 Ateşkesi: 2002 yılında Norveç’in arabuluculuğunda resmî ateşkes ilan edildi. LTTE bu dönemde diplomatik ve siyasî alanda görünür hale geldi.

 

Ateşkesin Çöküşü (2005–2006):

2005’te Cumhurbaşkanı Mahinda Rajapaksa’nın seçilmesiyle hükümetin sertleşen politikaları ve bazı provokatif saldırılar ateşkesi zayıflattı. 2006’dan itibaren çatışmalar yeniden yoğunlaştı ve barış süreci fiilen sona erdi.

 

Ve 33 yıllık mücadelenin trajik sonu..

Sri Lanka devleti, 2006’dan sonra büyük bir askerî harekât başlattı. Hindistan ve Batılı ülkelerin desteğiyle LTTE’nin deniz gücü ve ikmal hatları kesildi. Mayıs 2009’da örgütün lideri Prabhakaran öldürüldü. Binlerce sivilin de hayatını kaybettiği bu saldırılarla birlikte LTTE tamamen yok edildi.

IRA, 1998 yılında İngiltere ile Good Friday Agreement kapsamında barış masasına oturduğunda kuşkusuz LTTE kadar güçlü değildi. Buna rağmen anlaşma İrlanda halkının lehine sonuçlandı. O halde IRA’nın sürecinde olup LTTE’de olmayan neydi, nerede hata yapıldı?

 

(Bir sonraki yazımda bu sorulara cevap vermeye çalışacağım.)

 

 

 

Tags: nurcan aktay
Previous Post

Fas’ta Z kuşağının protestoları yayılıyor: “Özgürlük, Onur, Sosyal Adalet”

Next Post

Can Holding soruşturmasında 10 kişi adliyeye sevk edildi

Next Post
Can Holding soruşturmasında 10 kişi adliyeye sevk edildi

Can Holding soruşturmasında 10 kişi adliyeye sevk edildi

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

İsrail Lübnan’da yeniden vurdu: El-Musaylih’e 10’dan fazla hava saldırısı
Manşet Haberler

İsrail Lübnan’da yeniden vurdu: El-Musaylih’e 10’dan fazla hava saldırısı

11/10/2025
Gazze’de ateşkes sürüyor: Hamas, esir listesine tepkiye rağmen “soykırımı durdurmak için anlaşmaya bağlıyız” dedi
Manşet Haberler

Gazze’de ateşkes sürüyor: Hamas, esir listesine tepkiye rağmen “soykırımı durdurmak için anlaşmaya bağlıyız” dedi

11/10/2025
İzmir’de perde aralanıyor: 5. İzmir Tiyatroları Buluşması 15 Ekim’de başlıyor
Manşet Haberler

İzmir’de perde aralanıyor: 5. İzmir Tiyatroları Buluşması 15 Ekim’de başlıyor

11/10/2025
Diyanet TV’ye 41 milyon liralık yeni harcama: Üç yılda 97 milyon TL’lik ekipman alımı
Manşet Haberler

Diyanet TV’ye 41 milyon liralık yeni harcama: Üç yılda 97 milyon TL’lik ekipman alımı

11/10/2025
Zeki Müren filmi yargıya takıldı: Tanıtıma mahkeme yasağı
Kültür Sanat

Zeki Müren filmi yargıya takıldı: Tanıtıma mahkeme yasağı

11/10/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik