8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken bizi okuyanlara Gece On İki Sancıları’nın karakterlerinden Pembe’nin sözleriyle seslenmek istiyorum: “Başka bir hayat olmalı.” diyen Yazar Ayşegül Bayar ile aldığı 2021 Fakir Baykurt Öykü Kitabı Ödülü üzerine ve biraz da hayata dair söyleştik…
Merhaba, sizi tanıyoruz, yazdıklarınızdan, kitaplarınızdan, edebiyattaki durduğunuz yerden ama yine sizi size sorsak, Ayşegül Bayar kimdir, diye. Ne söylerdiniz kendinize dair?
. Yazın dünyasına dergilere gönderdiğim öykülerle girdim. Bazı öykülerim kolektif kitap çalışmalarında yer buldu. Çocukluğumdan beri edebiyat ve müzik başta olmak üzere sanatın tüm dallarına ilgi duydum. Özetlersem yazmayı, okumayı, hayal kurmayı seven, sanatsız yaşaması mümkün olmayan biriyim.
Geçtiğimiz günlerde “14 Şubat Dünya Öykü Günü” idi. Bir edebiyat bahçesindesiniz, öykü ile Ayşegül Bayar el ele vermiş, biz de size rastlıyoruz ve diyoruz ki, genelde edebiyatın özelde de öykünün geldiği yer neresi?
. Her çağ, kendi sanatını yaratır. Edebiyatın da içinde bulunduğumuz çağdan etkilenmemesi olanaksız. Hız ve tüketim, şu anki düzene dair sembol kelimeler bence. Bu kavramlar, edebi metinlere hem olumlu hem olumsuz öğeler kazandırmakta. Hız ve tüketim deyince kolay okunur, sorgudan uzak, meselesi olmayan metinler geliyor aklımıza. Böyle metinlere ne yazık ki rastlıyoruz. Ancak bununla birlikte kitlelerin artık en büyük problemi haline gelen sıkışmışlık, gelecek kaygısı, anlam arayışı ve kapitalizm baskısı gibi kavramlar da metinleri yepyeni mecralara yöneltti. Özellikle son dönem öykülere baktığımda bu konuları ustaca işleyen yazarların bulunduğunu görüyorum ve bu bana heyecan veriyor.
Gece On İki Sancıları 2020 yılında Öteki Yayınevinde yayımlandı ve bir yıl sonra yani 2021 yılında da bu kitabınız Fakir Baykurt Öykü Kitabı Ödülü aldı. Ödüller yazım dünyasında edebiyata ne gibi katkı yapıyor?
. Kitabımın bu denli değerli bir ödüle layık görülmesi beni son derece motive etti. Bundan sonraki yazma yolculuğumda daha inançlı ve istekli olacağım. Yazın dünyasına yeni isimler, yeni renkler katması ve niteliğin ön plana çıkması bakımından ödüllerin rolünü önemsiyorum.
Türkiye’de öykü denilince sizin de hayatınıza etki etmiş kişiler kimlerdir dersek…
Tüm elli dönemi öykücüleri. Her biri yolumu aydınlatan birer ışık. Ancak düşünce yapıma, yazma alışkanlığıma, kısaca ruhuma, hayatıma etki eden, tüm kitapları birer başucu kitabım olan Bilge Karasu’nun yeri bende çok başka. Güncel öykücülüğümüzde ise Cemil Kavukçu, Berna Durmaz, Mine Söğüt ve Yalçın Tosun en beğendiğim kalemlerden.
Edebiyat hayatı karşılayan bir teraziye denk geliyor mu, yani yazın hayatı ile gündelik insan hayatı örtüşüyor mu ya da örtüşmeli midir?
Örtüşüyor, örtüşmelidir de. Edebiyat eserleri gerçek hayatta var olan sorunları işler, bu sorunlardan beslenir. Dolayısıyla hayatla iç içedir. Beni en çok etkileyen metinler gündelik hayatın akışına, bu akışta var olmaya çalışan bireyin sorunlarına dokunan metinlerdir.
Gece On İki Sancıları kitabınızda öykü şiir yakınlığı var. Şiirin sıcaklığı öykülerinize yansımış gibi, yanılıyor muyum?
Teşekkür ederim. Öykülerimde şiirsel bir dil kullanıyorum. Bence şiirsel inceliğin öyküye sızması metnin duygusunu da, anlatımını da güçlendiriyor.
Seçici kurul ödül gerekçesinde, Ayşegül Bayar Kaya’nın kaleme aldığı ‘Gece On İki Sancıları’ için ‘öykülerinde geçmişi temize çekmek’ izleğiyle yola çıkan yazar, demiş. Geçmişi temize çekmek nedir? Bir diğeri de geçmişi temize çekmek ile yaşam ve ölüm arasında nasıl bir edebi diyalekt vardır?
Gece On İki Sancıları geçmişle hesaplaşan bir dosya. 12 Eylül sürecini bizzat yaşamış, kıyısından köşesinden bulaşmış karakterlerin o yıllardan nasıl yaralarla çıktıklarını okurken bugünü aslında hep geçmişin gölgesinde yaşadıklarını görüyoruz. Bu hesaplaşma temize çekmek isteğini de beraberinde getiriyor elbette. Hayata tutunabilme arzusu sanırım. Bu arzunun metinlere yansıması yaşamla ölümün sonsuz çatışması gibi öykünün çatışmasını oluşturuyor.
“Kadın ve yazmak” nasıl bir duygu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de yaklaşıyorken, ne dersiniz, mesajınız ne olurdu bizi okuyanlara?
Bir toplumda gelişimden ve ilerlemeden söz edilebilmesi için kadının her alanda rol alması şart. Bu alanlardan biri de kuşkusuz edebiyat. Yazmanın da yazarak var olmanın da cinsiyeti olamaz. Ama ne yazık ki hâlâ baskılar ya da kınanma korkusu kadınların yazma coşkusunun önünü kesiyor. Bazı konuları yazmak sanki erkeklerin tekelindeymiş gibi yaklaşımlar da var. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken bizi okuyanlara Gece On İki Sancıları’nın karakterlerinden Pembe’nin sözleriyle seslenmek istiyorum: “Başka bir hayat olmalı.”
Söyleşi: Mazlum Çetinkaya
Ayşegül Bayar kimdir:
1981 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Uzun süre bankacılık sektöründe çalıştı. Son yıllarda çeşitli edebiyat dergileri ve kolektif kitap çalışmalarında öyküleriyle yer aldı. Nisan 2020’de Gece On İki Sancıları isimli öykü kitabı yayımlandı.