Cumartesi, Ekim 11, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Dünya Savaşa Boyanmıştı

Emine Aydoğdu by Emine Aydoğdu
13/12/2024
in Manşet Haberler, Yazarlar
A A
24
Dünya Savaşa Boyanmıştı
0
SHARES
1.2k
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

Yanına alacağı birkaç şeyi hemencecik toparladı, ne yaşayacağını önceden kestiremediği plansız, programsız bir yolculuğa çıktı. Yol çok uzun olacaktı. İçindeki arayış tohumu bir kez patlamıştı, sürgün verdikçe de yol uzayacaktı. İçten içe yola dönüşmeyi hedefliyordu; farkında olmasa da sıradanlıktan ve yazgısını belirleyen bu yaşamdan kaçıp kurtulmak istiyordu. Tren istasyonlarından otobüs terminallerine, otostopla bindiği yük kamyonlarından, yaya yürüdüğü patikalara, pansiyonlardan motellere, parkların banklarından, ağaçların kuytu köşelerine, giderek genişleyen, genişledikçe uzayan, uzadıkça, geriye dönüşü unutturan, bir arayış, bir kayboluş yolculuğuydu.

Bütün güneyi bir baştan bir başa adım adım aşıp, harika gündoğumunu ve günbatımını seyrederken birçok şeyin de o anda değiştiğinin ayırtına vardı. Muhteşem ve kasvetli manzaralar gördü, yola olan merakının, yol sırasında değiştiğini ve güçlendiğini de fark etti. Onu ürküten de cezbeden de arayışın ve kayboluşun kendisiydi. Yaşamın yüreği, evden çok uzakta bir yerlerde bazen bir sızı, bazen heyecan, bazen umut, bazen keder, bazen öfke, bazen de utanç içinde onu bekliyordu. Yola çıkan için, yıldızlar gökyüzünün, yollar ise yeryüzünün ateşli noktalarıydı. Her bitiş,  aslında bir başlangıçtı. Yol aldıkça, her şeyin kabuk değiştirdiğini görecek, yitirdiği izleri kovalayacak, duygu ve düşüncelerindeki iniş çıkışları daha derinden hissedip, insan olmanın anlamını, yolun içinde bulacaktı.

Sabahın ayazında kaldırımda yarı çıplak, başını dizlerine dayamış hıçkıra hıçkıra ağlayan kadının, birkaç sokak ileride iki kaşının arasına sıkılan tek kurşunla ölüme gönderilen genç adamın yazgısı, aynı mahallede kesişmiş olmalı. Bir tanışıklık var mıydı aralarında, bilmiyordu?  Daha önce yolunun hiç düşmediği, ölüm sessizliğine bürünmüş, bu kasvetli mahallenin içinde başıboş geziniyordu. Göç etmek zorunda kalan Suriyeli yaşlı kadının, bitkin halde ayaklarının dibine çöküp yardım isterken, yerine getirip getirmeme konusunda yaşadığı tereddüt karşısında bugüne değin hiç hissetmediği bir utanç duydu. İrkilerek oradan uzaklaştı ve neden böyle bir davranış içine girdiğine ne o anda ne sonra bir anlam verdi. Bilinçaltının, bilmediği oyunlarından biri olmalıydı. Bu oyunun içinde, gün yüzüne doğru fışkıran karanlık bir şeyler vardı. Ne olduğunu şimdilik bilmiyordu. Köşeyi döner dönmez, sağ ayağı bileğinden kesik adamın gözlerindeki acıyı, kucağında baygın halde yatan, yüzünde gözünde sineklerin gezindiği, kan tüküren küçük kızı görünce, başı, fırıl fırıl döndü ve olduğu yere yığılırcasına oturdu.

Harabeye dönmüş evler, yanmış topraklar, güneşin altında daha fazla yürüyemeyip, yorgunluktan oldukları yere çöken adamlar, ağız birliği etmişçesine susuyorlardı. Savaşın hiç bitmediğini, asla da bitmeyeceğini haykıran, hayalleri ölmüş gençlerin dayanılmaz ıstırabı içinde savaşa gidenleri ve savaştan ölü dönenlerin tabutlarını da görüyordu. Kadınların yüzü, ince uzun bir kederle dokunmuştu.  Dolunaya endişeyle bakıp,  acı acı uluyan sarı köpeğin yakışı ise, amansız bir sızı gibi içine doluyordu.

Tunus pembesi renginde muhteşem bir ufuk çizgisi, yüzünü ona doğru dönmüş, nazlı nazlı dağın ardına iniyordu. Tunus pembesi ufukta, kuzeye doğru uçan kuş kervanın ahenkli kanat çırpışı, geride siyah noktalar bırakıyordu. Ufka doğru yavaş yavaş yürüdü. Birçok cami, kilise ve havra gördü; din adamıyla karşılaştı ve vaaz dinledi. Herkes kendi Kutsal Kitabını ve kuramını destekleyen öyküler anlatıyordu.

İçlerindeki nefretin tutsağı olarak daima susmayı tercih edenlerin, dilsiz değil, derin ve karanlık bir dünyayı düşlediklerini hissetti. Geleceği hayal eden çocuğun yeşeren düşüncelerini dinledi. Dolambaçlı yollar, mayınlı, dikenli ve çorak araziler, koyunlarla, tavuklarla tıka basa dolu kamyonetlerdeki yolculuğun heyecanı, onu büyülediği gibi korkuttu da. Beklenmedik karşılaşmalar ve sapmalar, karmakarışık bir rüya gibi belirli bir yönü, bir anlamı olmayan, akıntıya kapılıp geçip giden zaman ve yılların içerisinde, hamur gibi iyice yoğrulup, pişme kıvamına geldi.

Savaşın her şeyi silip süpürdüğünü, koca köyün yandığını, kapkara dumanın, gözlerini uzun süre kör ettiğini anımsadığı yere, beynin kıvrımlarına dokunmak gibi yavaş yavaş ulaştı. Bu yolculukta, bir kişi olmaktan kurtulup, birçok kişiye dönüşmüştü. Zihnindeki o uzak geçmişin görüntüleri, bu dumanlı bölgenin şimdiki haliyle bağdaşmasa da benzerlikler içeriyordu.

Metropollerdeki fuhuş, uyuşturucu, gasp, hırsızlık ve eğlence merkezlerinin karanlık ve dar sokaklarındaki yozlaşmanın, pis bir koku ya da salgın bir hastalık gibi her şeye sızdığını, en uzak yerleşim yerlerine kadar geldiğine tanıklık ediyordu. Uymacı yaşamı bir kenara bırakıp, güneyin yıkıntıları arasına girme cesaretini göstermişti. Öyle bir sokaktı ki üstünde bir tek çiçek büyümemiş, yağmur damlaları hiçbir zaman onu sırılsıklam yıkamamış, güneşin ateş gibi yakıcı sıcağında hiçbir mucize gerçekleşmemişti.

Muhalif edebiyat ve sanat yaratıcılarının dışındaki hiç kimsenin eli, gözü, yüzü, ayağı bu sokaklara değmemişti. Konformist sanat dünyasının büyük çoğunluğu, yarattıkları sanal kafelerinde, dolap beygiri gibi dönüp durmayı, sanat diye kendi gettolarında şişinerek pazarlamaya devam etmişlerdi. Bu mahalle için hiçbir şair bir tek dize yazmamış, aydın diye kendini tanımlayanlar, bu mahallede çıplak ayakla yürümemişti. Edebiyattan ve sinemadan beslenenler, savaşın gerçek yüzünü anlatacak bir tek eser yaratmamıştı.

Bilgelikleri ve vicdanları sıfırdan bile az olan bu yaratıklar, hayata katkı yapmadıkları için dünyanın ölümle dolmasına, ölüm kusmasına, katkılarını hiç esirgememiş, bundan asla utanç duymamışlardı. Her yer savaş, ölüm, yozlaşma ve umutsuzluk kokuyordu. İnsanın insana kurduğu en büyük tuzak, savaştı. Savaşta dökülen kan, bütün yaşamı kirletiyordu. Öğrettiği tek hakikat ise, sefaletti.

Gittikçe kirlenen bu dünyada, ölümün tümce kurduğunu gören olmadı. Ölümün dili olmadığı için yaşananları söze dökememişti. Dillendirebilseydi, şöyle demesi muhtemeldi: “S*ktiğimin savaşının ne olduğunu bilmiyor, bu orospu çocukları.” Ayrıca şunu da söyleyebilirdi: “Dünyadaki bu savaşlar bitmiyorsa, Tanrı hatasız değil, demek ki!.. Hatasız olmadığı için sürekli kendini acındıran, sızlanan, boyun eğen bu zavallı ve o zavallılara hükmeden bu zalim, korkunç ve yüzlerine ağız dolusu tükürülecek insan kopyalarını yaratmaya devam ediyor.”

Dünya savaşa boyanmıştı ve insanlık bu savaşta ilk önce neyi kurtaracağını hâlâ bilmiyordu. Yola çıkanın, bu yolculuk sırasında birçok şeyi geriye dönüşsüz bir şekilde değişmiş, dönüşmüş ve vicdanını esir alan kaya gibi sert kabuk, eğilip bükülmüş ve sonunda parçalanmıştı.

The Review

Tags: Emine Aydoğdu
Previous Post

Dünya Dönüyor

Next Post

İsrail, Suriye’ye hava saldırılarını sürdürdü; Rusya’dan açıklama geldi

Next Post
İsrail, Suriye’ye hava saldırılarını sürdürdü; Rusya’dan açıklama geldi

İsrail, Suriye'ye hava saldırılarını sürdürdü; Rusya'dan açıklama geldi

Comments 24

  1. İsmail Hüyüklü says:
    10 ay ago

    Sayın yazarım arkadaşım,

    Çok kıymetli yazınızı okudum yine son derece başarılı buldum. Yazarlığınızı hergün üzerine koyarak geliştirmeye devam ediyorsunuz.
    Tebrikler
    Başarı ve mutluluk diliyorum

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Çok teşekkür ederim benim sevgili dostum.
      Her zaman olduğu gibi yine çok naziksin.
      Selamlar sevgiler.

      Yanıtla
      • Cevdet says:
        10 ay ago

        Günaydın Emine Hocam yine güzel bir yazı zevkle okudum kaleminize yüreğinize sağlık.

        Yanıtla
  2. Ahmet aksoy says:
    10 ay ago

    Tebrikler

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Teşekkür ediyorum sevgili arkadaşım.

      Yanıtla
    • İsmet says:
      10 ay ago

      Tebrikler güzel arkadaşım.basarili kutlarım

      Yanıtla
      • Emine Aydogdu says:
        10 ay ago

        Çok teşekkür ederim Sevgili Dostum.
        Selamlar.

        Yanıtla
    • Muhittin Çoban says:
      10 ay ago

      Merhaba
      Yine kaliteli bir yazı kaleme almıṣsınız.

      Yanıtla
  3. Zuhal Özden says:
    10 ay ago

    Duygularınızı paylaşıyorum. Ellerinize sağlık.

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Çok sağol sevgili arkadaşım.
      Selamlar.

      Yanıtla
  4. Yunus Çetinkaya says:
    10 ay ago

    Acılar, üzüntüler, ızdıraplar….. En çok zayıfları, güçsüzleri vuran, yaralayan, yerinden yurdundan eden zalimlerin ve mazlumların dünyası….

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Evet sevgili dostum katılıyorum düşüncelerine ne yazıkki öyle. Selamlar.

      Yanıtla
    • Muhittin Çoban says:
      10 ay ago

      Yine okura keyif veren bir yazinızı okudum.

      Yanıtla
  5. Abdullah Yılmaz says:
    10 ay ago

    Beni alıp yıllar öncesine, hatta asırlar öncesine götürdü Emine. Şimdiki hayatımızın mı desem yoksa insan hayvanın aletleri icad edip her türü kötülüğü yapmaya başladığı zamana kadar mı desem bilemiyorum. Bazen bir haftalık ardımızda kalan gazete ve TV haberlerini, bazen yarım asırı bazen on asırı, bazen de bütün asırları getirip gözümüze soktu. Ama bizde nerede o idrak ki, Emine gibi anlayalım yaşamı, dünyayı ve evreni.

    Yanıtla
  6. Emine Aydogdu says:
    10 ay ago

    Sevgili arkadaşım gene onurlandırıcı yorumunla beni mutlu ettin çok teşekkür ediyorum güzel duygu ve düşüncelerin için.
    Selamlar sevgiler gönderiyorum güzel yüreğine.

    Yanıtla
  7. Muhittin Çoban says:
    10 ay ago

    Yine okura keyif veren bir yazinızı okudum.

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Teşekkür ediyorum sevgili yazarım.

      Yanıtla
  8. Zuber Yıldız says:
    10 ay ago

    Toplumsal gerçekliği bir aydın ve yazar olmanın sorumluğuyla dile getirmissiniz.Sanattan beslenen parazitlerin bu gerçeklikten,yani savaş gerçekliğinden uzaklığı,onu besleyen tutumlarına eleştiri müthiş.Herkese ayna tutan bir yazı.Tabii aynada kendini görenlere.Kalemin dert görmesin Emine arkadaşım.

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Sevgili arkadaşım can dostum çok teşekkür ederim güzel ve önemli tespitlerin için iyi ki varsın iyi ki benim dostumsun.
      Kucak dolusu selamlar gönderiyorum esenlik dileklerimle sevgilerimle.

      Yanıtla
  9. SADIK MERCAN says:
    10 ay ago

    tebrikler Emine

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Çok teşekkür ederim sevgili Sadık🌿

      Yanıtla
  10. Davut Hüner says:
    10 ay ago

    Öykünün yarattığı his insan olduğumuzu hatırlamak adına yaşamanın umut olduğu coğrafyalara ait yasamsiz yaşantılar tebrik ederim

    Yanıtla
    • Emine Aydogdu says:
      10 ay ago

      Çok teşekkür ederim sevgili dostum, çok naziksin.
      Selamlar sevgiler gönderiyorum sana.

      Yanıtla
  11. Mehmet Emin Turgut says:
    9 ay ago

    Her zaman ki gibi aklıla, mantığa ve yüreğe hitap eden harika bir çalışma olmuş. Sonuç olarak bir Emine Aydoğdu klasiği . Kutluyor , selam ve saygılarımı iletiyorum .

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

İsrail Lübnan’da yeniden vurdu: El-Musaylih’e 10’dan fazla hava saldırısı
Manşet Haberler

İsrail Lübnan’da yeniden vurdu: El-Musaylih’e 10’dan fazla hava saldırısı

11/10/2025
Gazze’de ateşkes sürüyor: Hamas, esir listesine tepkiye rağmen “soykırımı durdurmak için anlaşmaya bağlıyız” dedi
Manşet Haberler

Gazze’de ateşkes sürüyor: Hamas, esir listesine tepkiye rağmen “soykırımı durdurmak için anlaşmaya bağlıyız” dedi

11/10/2025
İzmir’de perde aralanıyor: 5. İzmir Tiyatroları Buluşması 15 Ekim’de başlıyor
Manşet Haberler

İzmir’de perde aralanıyor: 5. İzmir Tiyatroları Buluşması 15 Ekim’de başlıyor

11/10/2025
Diyanet TV’ye 41 milyon liralık yeni harcama: Üç yılda 97 milyon TL’lik ekipman alımı
Manşet Haberler

Diyanet TV’ye 41 milyon liralık yeni harcama: Üç yılda 97 milyon TL’lik ekipman alımı

11/10/2025
Zeki Müren filmi yargıya takıldı: Tanıtıma mahkeme yasağı
Kültür Sanat

Zeki Müren filmi yargıya takıldı: Tanıtıma mahkeme yasağı

11/10/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik