Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), “2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu Raporu”nu Ankara’da düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Genel Başkan Kemal Irmak, eğitimin kamusal bir hak olmaktan çıkarıldığını belirterek, “Eğitim Sen tüm eğitim ve bilim emekçilerini örgütlü mücadeleyi büyütmeye, haklarını korumak ve geliştirmek için dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyor” dedi.
Çocuk işçiliği ve eşitsizlik
Raporda öne çıkan başlıklardan biri çocuk işçiliği oldu. MESEM uygulamasının öğrencileri ucuz işgücüne dönüştürdüğü belirtilirken, iş cinayetlerinde en az 8 öğrencinin yaşamını yitirdiği hatırlatıldı. Raporda, “Çocukların fabrika tezgâhlarında değil, okul sıralarında büyümesi için sonuna kadar direneceğiz” ifadelerine yer verildi.
Deprem bölgesinde hâlâ yüz binlerce öğrencinin konteyner sınıflarda eğitim gördüğü, okulların kalıcı ve güvenli biçimde yeniden inşa edilmediği vurgulandı. Öğretmenlerin barınma ve geçim sıkıntısıyla ders vermeye zorlandığı ifade edildi.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği belirtilen raporda, MEB’in kız ortaokulları açmasının karma eğitimi hedef alan bir adım olduğu savunuldu. Türkiye’nin cinsiyet eşitliğinde 135’inci sıraya gerilediği hatırlatıldı. Kız çocuklarının erken yaşta eğitimin dışına itildiği ve zorla evlilik riskiyle karşı karşıya bırakıldığı kaydedildi.
Bütçe ve eşitsizlikler
Eğitim bütçesinin OECD ortalamasının çok altında kaldığı, okulların en basit ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı belirtildi. Velilerin kayıt parası, kırtasiye, servis ve yemek ücretleriyle ezildiği; bunun devletin asli sorumluluğunu yerine getirmediğinin göstergesi olduğu ifade edildi.
Raporda ayrıca öğrencilerin yoksulluk koşullarına dikkat çekildi: “Yetersiz beslenen çocukların IQ seviyeleri yeterli beslenen akranlarına göre 20 puan daha düşük” denildi. Beş milyondan fazla çocuğun yoksulluk sınırının altında yaşadığı, çok sayıda öğrencinin okula aç gittiği aktarıldı.
Yaklaşık 400 bin Suriyeli çocuğun okula gitmediği, dijital uçurumun kapatılmadığı ve yüz binlerce öğrencinin bilgisayar ile internetten mahrum olduğu belirtildi. Özel eğitim çağındaki öğrencilerin yeterli destek alamadığı, öğretmenlerin keyfî biçimde resen atandığı ve angarya iş yükünün arttığı da raporda yer aldı.
Üniversitelerde ise KYK yurtlarının yetersizliği ve fahiş kiralar öne çıktı. Merkezi rektör atamalarıyla üniversite özerkliğinin ortadan kaldırıldığı ifade edildi. Barış akademisyenlerinin görevlerine iade edilmesi talep edildi.
Çözüm önerisi
Raporda, çözümün laik, bilimsel ve kamusal eğitim anlayışında olduğu vurgulandı. Sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi:
“Eğitim ya egemen ideolojinin kontrolünde biat eden bireyler yaratmak için kullanılacak ya da halktan, emekten ve özgürlükten yana bir toplum kurmak isteyenlerin mücadelesiyle yeniden şekillenecektir.”







