Uluslararası Af Örgütü’nün yeni araştırması, Suudi Arabistan’da gözaltında tutulan Etiyopyalı göçmenlerin maruz kaldığı korkunç muameleye ilişkin ayrıntıları ortaya çıkardı. Mart ayından bu yana Yemen’de Husi yetkililer binlerce Etiyopyalı göçmeni aileleriyle birlikte zorla Suudi Arabistan’a gönderdi. Etiyopyalı göçmenler Suudi Arabistan’da hayatlarını tehdit eden koşullarda alıkonuluyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü kişiler, gözaltında Suudi Arabistan yetkilileri tarafından maruz kaldıkları zulmü anlattı. Tanıklıklara göre, bu kişiler çiftler halinde birbirine zincirleniyor, koğuşların zeminini tuvalet olarak kullanmaya zorlanıyor ve 24 saat boyunca aşırı kalabalık koğuşlarda kapalı tutuluyorlar. Uluslararası Af Örgütü, tutarlı görgü tanıklıklarına dayanarak üç kişinin gözaltında öldüğünü belgeledi. Diğer dört tutuklu ise en az dört kişinin öldüğünü bildirdi. Henüz bağımsız şekilde doğrulanamayan iddialara göre bu noktalarda yaygın hastalıklar var ve gıda, su ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği, çok daha yüksek sayıda kişinin hayatını kaybetmiş olabileceğine işaret ediyor.
- Yeni rapor – “Bu COVID-19’dan bile beter” Etiyopyalılar Suudi Arabistan cezaevlerinde mahsur bırakılıyor ve ihlallere maruz kalıyorlar.
- Gözaltında bebek ve çocuklar da dahil ölümler var, Af Örgütü üç ölümü belgeledi ancak kaç kişinin öldüğü bilinmiyor.
- Göçmenlerin yeri cezaevleri olamaz!
- Resmi görevliler ve kaçakçılar Yemen’de kadın göçmenlere tecavüz etti.
- Etiyopya hükümeti gerekli karantina koşulları olmadığı gerekçesiyle ülkeye geri dönüşleri kabul etmiyor.
Hayatta kalanlar ise intiharı seçiyor
Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı ve Danışmanı Marie Forestier konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Daha iyi bir yaşam umuduyla evlerini terk eden binlerce Etiyopyalı göçmen her defasında akla hayale sığmayan zulümlerle karşı karşıya kaldı. Son derece pis koğuşlarda mahsur kalan, ölüm ve hastalıklarla kuşatılan göçmenlerin durumu o kadar feci ki en az iki kişi intihar girişiminde bulundu” dedi. Forestier, gebe kadınlar, bebekler ve çocukların da aynı derecede korkunç koşullarda alıkonulduğunu paylaştı ve gözaltında tutulan kişilerin, ölen çocuklar olduğu bilgisini paylaştıklarını aktardı. Af Örgütü, Suudi yetkililere, keyfi şekilde gözaltında tutulan tüm göçmenleri derhal serbest bırakma ve daha fazla insan hayatını kaybetmeden önce gözaltı koşullarını çok büyük ölçüde iyileştirme çağrısı yaptı.
Uluslararası Af Örgütü ayrıca, Etiyopya hükümetine, Etiyopya vatandaşlarının ülkeye gönüllü geri dönüşünü sağlama ve toplumla yeniden bütünleşmelerini kolaylaştırma çağrısı yaparak, bu süre zarfında Suudi Arabistan hükümetinin gözaltı koşullarını iyileştirilmesi konusunda baskı altına alınmasını önerdi.
Uluslararası Af Örgütü, 24 Haziran 2020 ile 31 Temmuz 2020 tarihleri arasında, gözaltında tutulan 12 Etiyopyalı göçmenle mesajlaşma uygulaması aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirdi. Bu kişilerin iddiaları, Kanıt İnceleme Bölümü tarafından incelenen videolar, fotoğraflar ve uydu görüntüleri ile doğrulandı. Görüşülen tüm kişilerin isimleri güvenlik amacıyla değiştirildi.
Emek parası için çıkılan yolda bir kâbusa zorlanıyorlar
Mart 2020’ye kadar binlerce Etiyopyalı göçmen Yemen’in kuzeyinde çalışarak, Suudi Arabistan’a geçiş masraflarını karşılamak için para biriktiriyordu. COVID-19 pandemisi hızla yayılmaya başladığında Husi yetkililer göçmen işçilerin sınıra gitmesini istedi. Bu kişilerin sınırda Suudi ve Husi güçler arasında çapraz ateş altında kaldığı bildirildi.
Uluslararası Af Örgütü, insanların vurulduğuna ilişkin bilgileri doğrulayamadı; ancak gözaltında tutulan birçok kişi ateş altında sınırı geçtiklerini söyledi.
Suudi Arabistan’da göçmenler, Suudi güvenlik güçleri tarafından durduruldu, eşyalarına el konuldu ve bazı durumlarda dövüldü. Göçmenlerin büyük bir çoğunluğu sonrasında El Dayer gözaltı merkezine sevk edildi. Birçoğu oradan Cizan Merkez Cezaevi’ne, daha sonra da Cidde ve Mekke’deki cezaevlerine gönderildi. Diğerleri beş aydan uzun süre boyunca Cizan Merkez Cezaevi’nde tutuldu. Uluslararası Göç Örgütü’nün bildirdiğine göre 2 bin civarında Etiyopyalı sınırın Yemen tarafında gıda, su veya sağlık hizmetlerine erişimleri olmaksızın mahsur kaldı.
Hasta ve yaralılara sağlık hizmeti verilmiyor
Görüşme yapılan tüm kişiler, Suudi yetkililer tarafından durduruldukları andan itibaren korkunç bir muameleye maruz kaldıklarını söyledi. El Dayer gözaltı merkezinde ve Cizan Merkez Cezaevi’ndeki koşullar bilhassa kötüydü. Bu merkezlerde tutulanlar, koğuşları ortalama 350 kişiyle paylaştıklarını bildirdi. Uluslararası Af Örgütü’nün Kanıt İnceleme Bölümü bu iddiaları destekleyen videoları doğruladı.
Tutuklular, El Dayer’deki en ciddi sağlık sorununun, sınırda açılan ateş nedeniyle meydana gelen yaralanmalar olduğunu aktardı ve Suudi yetkililerin yeterli tedavi imkânı sağlamadığını, bu durumun ise insanların hayatını tehdit eden enfeksiyonlara yol açabildiğini söyledi. El Dayer’de tutuklular için tuvalet bulunmuyor ve burada tutulan kişiler tuvalet alanı olarak koğuşun bir köşesini kullanmaya zorlanıyor.
26 yaşındaki Zenebe, “Burası bir cehennem, hayatım boyunca daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Tuvalet yok. İdrarımızı yere yapıyoruz ve burası uyuduğumuz yerden uzak değil. Bazen idrarın üzerinde yürümek zorunda kalıyoruz” dedi.
Tüm tutuklular merkezlerde hastalıkların son derece yaygın olduğunu, cilt enfeksiyonu, ishal ve sarıhumma vakaları yaşandığı bildirdi.
Nedensiz gözaltı koşullarında ölümler yaşanıyor
Görüşme yapılan iki kişi, El Dayer gözaltı merkezinde biri Etiyopyalı, biri Yemenli, biri de Somalili olmak üzere üç kişinin ölü bedenlerini bizzat gördüklerini söyledi. Görüşme yapılan tüm kişiler gözaltında ölen insanlar olduğunu bildiklerini belirtti ve dört kişi ölenlerin bedenlerini bizzat gördüğünü aktardı. 25 yaşındaki Freweyni, El Dayer’de 15 yaşında bir erkek çocuğun öldüğünü şu sözlerle anlattı:
“Yerde yatıyordu, üzerine kıyafetler örtülmüştü. Çok zayıftı. Uyurken idrarını yaptı. Başka bir erkek çocuk onunla ilgileniyordu. […] Gardiyanlara seslendik, gelip onu götürdüler. Dört gün sonra bu çocuğun dışarıda yerde yattığını gördüm. Ölmüştü. Yanında ölen biri daha vardı.”
Uluslararası Af Örgütü, gözaltı merkezlerinde ruhsal sağlık hizmetleri sağlandığına ilişkin bir bilgiye de sahip değil. Gözaltında tutulan birçok kişi yalnızca gözaltı nedeniyle değil, aynı zamanda Yemen’den yaptıkları yolculuklar nedeniyle sarsılmış durumda. 19 yaşındaki kız kardeşiyle birlikte Etiyopya’dan gelen Abeba, birçok kadının Yemen’de kaldıkları süre içinde Yemenli polis memurları ve kaçakçılar tarafından tecavüze maruz kaldığını şu sözlerle aktardı:
“Kız kardeşim beş aylık hamile. Yemen’de tecavüze maruz kaldı. Bunu kimin yaptığını ne zaman sorsam ağlamaya başlıyor.”
Hamile kadınlar ve çocuklar insanlık dışı koşullarda ve ciddi risk altında
Alıkonulan kişiler gözaltında çok sayıda gebe kadının bulunduğunu söylüyor. Görüşme yaptığımız tarihte altı aylık hamile olan 20 yaşındaki Roza, Cizan Merkez Cezaevi’nde 30 gebe kadının daha tutulduğunu belirtti. Uluslararası Af Örgütü’nün konuştuğu gebe kadınlar yeterli sağlık bakımına erişimleri olmadığını aktardı.
Roza, Cidde’de bir doktora muayene olmasına izin verilen kadınların gardiyanlar tarafından ayaklarına zincir vurulduğunu ve çiftler halinde birbirine bağlandıklarını söyledi. Bu kadınlar muayene odasına götürüldüler ancak yeterli bakım görmediler. Roza tüm kadınlara aynı hapların verildiğini, ancak gebeliği boyunca ultrasona girmesine izin verilmediğini belirtti.
Birçok kadın gözaltında doğum yaptı ve bir sağlık merkezinde kısa süre kaldıktan sonra aynı sağlıksız koşullara geri götürüldü. Üç kadın, El Dayer gözaltı merkezi ile Cidde ve Mekke cezaevlerinde iki bebeğin ve üç çocuğun öldüğünü bildirdi.
UAÖ: Kötü muamele, işkence ve öldürme iddiaları derhal soruşturulsun
Gözaltında tutulan iki kişi, koşullardan şikayet ettikleri için ceza olarak gardiyanların kendilerine ve diğer kişilere elektrik şoku verdiğini söyledi. 28 yaşındaki Solomon şunları anlattı:
“Elektrikli bir alet kullandılar. Kıyafetlerimde küçük bir delik açtı. Elektrik şoku verildikten sonra bir erkeğin ağzının ve burnunun kanadığını gördüm. O günden beri artık şikâyet etmiyoruz çünkü sırtımıza yine o elektrikli aletle aynı şeyi yapmalarından korkuyoruz.”
Sekiz tutuklu gardiyanlar tarafından dövüldü ve diğer kişilerin dövüldüğüne, kaçma girişimlerinde bulunanlarınsa silahla vurulduğuna tanıklık etti. Bir erkek, başka birinin kaçmaya çalışırken vurularak öldürüldüğünü gördüğünü söyledi.
Uluslararası Af Örgütü, Suudi Arabistan yetkililerine, çocuklar da dahil en savunmasız durumdaki kişilere öncelik vererek, gözaltına tutulan herkesi derhal serbest bırakma çağrısı yapıyor.
Ayrıca, yetkililer, gözaltı koşullarını acilen ve önemli ölçüde iyileştirmeli, işkence ve diğer türde kötü muameleye son vermeli ve gözaltındaki kişilerin yeterli gıda, su, hijyen koşuları, sağlık bakımı, barınma ve kıyafetlere erişimini sağlamalıdır. İhlallere ilişkin iddialar soruşturulmalı ve sorumlular adalet önüne çıkarılmalıdır.
Etiyopya hükümeti gerekli karantina koşulları olmadığı gerekçesiyle geri dönüşleri engelliyor, uluslararası iş birliği gerekli
Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü kişilerin neredeyse hepsi, gözaltı süresi boyunca Etiyopya elçiliği veya konsolosluğundan temsilcilerle görüşebildiklerini, Etiyopya yetkililerinin gözaltı koşullarına doğrudan tanık olduğunu anlattılar. Ancak raporun yazıldığı tarihte, Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü tutuklulardan hiçbiri ülkesine iade edilmemişti. Etiyopya hükümeti, iade sürecinin önündeki bir engel olarak geri dönen kişiler için yeterli karantina alanı olmadığına işaret etti.
COVID-19 nedeniyle uygulanan seyahat sınırlandırmalarına rağmen, Nisan 2020 ile Eylül 2020 arasında 3 bin 998’i Suudi Arabistan’dan olmak üzere tüm dünyadan en az 34 bin Etiyopyalı göçmen ülkesine geri döndü. Bu durum, geri dönüşlerin tamamen durdurulmadığını ve her iki hükümetin de uzlaşması halinde Etiyopyalı göçmenleri ülkelerine iade etmenin halen mümkün olduğunu gösteriyor.
Tüm bunlar ışığında, Uluslararası Af Örgütü, Etiyopya ve Suudi Arabistan yetkililerine, Etiyopya vatandaşlarının gönüllü, güvenli ve insan onuruna yakışır şekilde ülkelerine iade edilmeleri için iş birliği yapma çağrısında bulunuyor. Bu konuda uluslararası toplum da sorumluluk üstlenmelidir.
“Karantina alanları halen önemli bir engelse, diğer hükümetler ve maddi kaynak sağlayan ülkeler, karantina alanlarının sayısını artırmak ve göçmenlerin cehennemi andıran bu koşullardan bir an önce çıkmasını sağlamak için Etiyopya’ya destek olmalıdır” diyen Marie Forestier, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hiçbir şey, hatta bir pandemi bile, binlerce kişinin keyfi olarak gözaltında tutulmasını ve ihlallerin devam etmesini haklı gösteremez.”
görseller: amnesty