Büyük Britanya tarihinin en uzun süre tahtta kalan hükümdarı Kraliçe 2. Elizabeth öldü. Perşembe günü 96 yaşında, İskoçya’da bulunan Balmoral Kalesi’nde ailesinin yanında hayatını kaybetti. Kraliçe, üç ay önce platin yıldönümünü kutlamıştı. Avrupa basını bir yandan hükümdara saygılarını sunarken, diğer yandan hükümdarlığını ve halefi 3. Charles’ı irdeliyor.
Çok fazla sessiz kaldı
Kraliçe, sömürgeciliğin doğurduğu olumsuz sonuçları çok daha net dile getirmeliydi, diyor Avvenire:
“Elizabeth her şeyi gördü, ama bunlar hakkında hükme varmaktan neredeyse hep kaçındı. Tacını giydiği günden bu yana kendisine görev addettiği bir tavra bağlı kaldı: ses çıkarmamak. Dünya haritasını pembe taç kolonileriyle süsleyen sömürgecilikten bağını zar zor koparan bir ülkenin yaptığı kötülüklere pek çok kez göz yumdu: Hindistan’da, Süveyş’te, Suriye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Filistin sınırlarının gaddarca bir cetvelle çizildiği Ortadoğu’da.”
Halefinden beklentiler yüksek
Denik, monarşinin temsilcilerinin arabulucu ve birleştirici güç rolündeki başarılarının devam etmesini umuyor:
“Elizabeth’in taht varislerinin işi kolay olmayacak, zira Kraliçe çıtayı çok yükseltti. Ancak, tıpkı 2. Elizabeth’in eski kolonilerle yürütülen ilişkileri işleyen bir Milletler Topluluğu’na dönüştürmeyi başardığı gibi, Britanya’nın yeni hükümdarı da benzer bir şey deneyebilir: Kendi Krallığı ile Avrupa Birliği arasında yeni ve iyi bir ortaklık kurulmasına yardımcı olmak. İçinde yaşadığımız bu zamanlarda, hem Büyük Britanya’nın hem de AB’nin buna acilen ihtiyacı var.”
Yeni kralın öncelikleri farklı olacak
Rzeczpospolita, çevre politikasının 3. Charles’ın krallığının gündeminde ne kadar yer bulacağını merak ediyor:
“Ömrü boyunca meydana gelen devasa medeniyet değişimlerinin keskin bir gözlemcisi olarak, yıllardır günümüzün ve geleceğin nesillerinin karşı karşıya olduğu zorluklarla ilgili açıkça konuşuyor. … Charles tahta geçerken, Büyük Britanya’yı büyük bir yeşil devrim mi bekliyor? Bunu söylemesi zor, zira projelerinin tamamı müstakbel tebaası tarafından coşkuyla karşılanmıyor. Ancak kral olarak Charles’ın, büyük ölçekli yatırımların kendi desteklediği görüşlerle taban tabana zıt olup olmadığına dikkat edeceği varsayılabilir.”