“Van’ın Özalp ilçesinde Temmuz 1943’te kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla 40 köylü gözaltına alınır. Mahkeme yalnızca 5 kişiyi tutuklayarak geri kalanları serbest bırakır.
33 Kürt köylüsü mahkeme tarafından serbest bırakılmalarına rağmen Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın talimatıyla Sefo Deresi’ne götürülerek kurşuna dizildi. Şans eseri sağ kalan bir köylünün anlatımıyla katliam yıllar sonra açığa çıktı. Muğlalı yargılama sonucunda idama çarptırıldı. Çok geçmeden idam cezası, müebbet hapse çevrildi ve Muğlalı cezaevinde öldü. Ölümünden sonra ise Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın bahçesine büstü dikildi, ismi caddelere, kışlalara verilerek kahraman ilan edildi.
Katliamın üzerinden 81 yıl geçti. Katliamda ölenlerin kemiklerine dahi ulaşılamadı. Katliamın yaşandığı Rojhilat sınırına şimdi duvarlar örülüyor. Katliamcı Muğlalı’nın ismi ilk olarak 1967 yılında Muğla’da bir caddeye verildi. 1987 yılında devlet tarafından itibarı iade edildi, cenazesi törenle devlet mezarlığına taşındı. 1997 yılında Harp Akademileri Komutanlığı’nın bahçesine büstü dikildi ve 2004 yılında Özalp ilçesinde bir kışlaya ismi verildi.
Şair Ahmed Arif, olaydan yıllar sonra katliama dair bir şiir yazdı. Ahmet Arif “Otuz Üç Kurşun” şiirinde köylülerin katledilişini şu dizelerle dile getiriyordu:
“Vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun…”
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…
Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden…