Fransa’nın hayli tartışmalı emeklilik reformu nihayet yürürlüğe girdi. Reformu Ulusal Meclis’te oylatmadan kararnameyle geçiren hükümet, projeyi boşa düşürebilecek iki gensoru önergesini de atlatmayı bildi. Protestolar sürerken, yorumcular ülkeyi nelerin beklediğini irdeliyor.
Yıkım getiren beceriksizlik
Macron ve Başbakan Borne acınası bir halde, diyor Libération:
Macron Fransa’yı istikrarsızlaştırıyor
Libération Genel Yayın Yönetmeni Dov Alfon, Cumhurbaşkanı’nın ülkeye zarar verdiğini söylüyor:
“Emmanuel Macron buzdolabındaki bütün yumurtaları kırdı ama bir türlü omlet yapmayı beceremedi. Liste baş döndürüyor: reformun açıklandığı an itibarıyla söylenen çirkin yalanlar, yasanın parlamentodan geçirilmesi için girişilen gizli pazarlıklar, keyfi olarak reddedilen yüzlerce değişiklik önerisi, sendikalarla görüşmelerin küstahça reddedilmesi, Beşinci Cumhuriyet tarihindeki en büyük protesto hareketlerinden birinin küçümsenmesi. … Şimdi bizi bekleyen şu: protestoların büyümesi, cumhuriyet kurumlarının reddedilmesi ve aşırı sağın hücum edebileceği popülist bir gediğin açılması.”
“Bu baştan savma projeyi iki aydır savunarak, beceriksizliklerini iyice gün yüzüne çıkardılar. Parlamento’yu hiç bu kadar zayıflatmamışlardı. … İmajını düzeltmeleri gerekirken, tam tersini yaptılar. Cumhurbaşkanı ve onun başbakanı, yurttaşlar ile siyasetçiler arasındaki uçurumun daha da derinleşmesine büyük katkıda bulundular. Üstüne bir de [radikal sağcı] Rassemblement National’in ve yaşanan her siyasi krizi memnuniyetle karşılayan aşırı sağcı komplo hareketlerinin önünü açtılar.”
Acı zafer
The Economist, Macron için şimdilik sevinecek bir şey olmadığı değerlendirmesinde bulunuyor:
“Çıkan sonuç, Macron için beş para etmez bir zafer olsa gerek. Reformun normal bir parlamento süreci dahilinde onaylanmaması, en hafif tabiriyle üzücü. Tüm bu yaşananlar, Macron’un otoriter yönetim tarzına ilişkin görüşleri pekiştirecek. Ifop kamuoyu araştırmaları şirketine göre, yeniden seçilmesinin ardından yüzde 41 düzeyine yükselen beğenilirliği yüzde 28’e düşmüş durumda. 2019 başından bu yana, son olarak sarı yelekliler protestolarında görülen bir dip nokta bu. Dolayısıyla, benzer bir halk isyanının daha patlak vermesi ihtimali göz ardı edilemez.”
Makul olan reform, öfke değil
Diário de Notícias, emeklilik reformu karşıtı protestoların devam edişine anlam veremiyor:
“Ortalama yaşam süresi beklentisi herkes için artarken, emeklilik yaşının 62’den 64’e çıkarılmasını sağduyuyla karşılamamız gerekiyor. Ama toplum öyle düşünmüyor. Fransızlar her şeye öfkeleniyor. Günümüz gençlerinin yaşlılıklarında da sosyal hizmetlerden faydalanabilmesini sağlamaya yönelik toplumsal yükümlülükler bundan zarar görse bile. … Bunun bir nedeni de hükümetlerin toplumu sakinleştirmeye yönelik tepkilerinin hep aynı sürdürülemez çözüme dayanması: Yaşlanan, daha az rekabet edebilir hale gelen ve parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir Avrupa’da daha fazla kamu borcu.”
Paris Budapeşte’yle bir değil
Gazeteci Szabolcs Szerető, Magyar Hang‘da Fransa’nın her şeye rağmen Macaristan’dan çok daha demokratik bir ülke olduğunu söylüyor:
“Macron’un yasama organını atlatması, Orbán’ın liberal olmayan iktidar uygulamalarını anımsatıyor. Ancak, Macron’un hamlesi kesinlikle antidemokratik olsa da Fransız kamu hukuku geleneğini ortadan kaldırmıyor. Üstelik, emeklilik reformu Macron’un seçim programının merkezinde yer alıyordu. Bu çatışmada Cumhurbaşkanı mı yoksa protestocu kitleler mi galip gelecek bilmiyorum; ancak kesin olan bir şey var ki, Fransız toplumu çıkarlarını iktidardakilere karşı savunabiliyor.”






