Ortadoğu: Ateşkesin uzatılması barışı getirir mi?
Katar’dan gelen bilgilere göre, İsrail ile terör örgütü Hamas arasındaki ateşkes iki gün uzatıldı. Mısır, her gün Gazze Şeridi’nde tutulan 10 rehine karşılığında 30 Filistinli mahkûmun salıverileceğini duyurdu. Ayrıca Gazze Şeridi’ne gönderilen yardımlar da artırılacak. Yorumcular ateşkesin barışı getirip getirmeyeceğini ve bunun nasıl mümkün olacağını tartışıyor.
Kitlesel imhaya son verilmeli
Neue Zürcher Zeitung’a göre Gazze’de strateji değişikliğine gidilmesi şart:
“Kitlesel imha taktiğinin vadesi doldu. Gazze Şeridi’nde yıkım ne denli büyür ve savaştaki sivil kayıpların sayısı ne kadar artarsa, Hamas’ın küllerinden daha da radikal bir terörist neslinin doğması tehlikesi o denli büyük olur. Taviz tanımaz bir askeri yaklaşım terör tehdidini bir süre önleyebilir, fakat uzun vadede ne İsrail’e güvenlik ne de Gazze Şeridi’ne bir gelecek sunar.”
Hamas yine de yok edilmek zorunda
The Daily Telegraph’a göre ateşkes çok uzun sürmemeli:
“Ortadoğu’da kalıcı barış için yalnızca 240 rehinenin serbest bırakılması değil, Hamas’ın da etkisiz hale getirilmesi gerektiği unutulmamalı. … İsrail, uluslararası baskıyla operasyonlarını durdurmaya zorlanırsa Hamas hayatta kalır. Bu ihtimalin olmadığı düşünülmesin. Zira ateşkes ne kadar uzun sürerse, İsrail’in teröristlerin bulunduğu bölgeleri yok etmek için daha fazla destek bulması da o kadar zorlaşır. Mevcut anlaşma, Hamas rehineleri serbest bırakmaya devam ettiği müddetçe ateşkesin uzamasına imkân tanıyor. Ancak belli bir noktadan sonra bu İsrail’in lehine olmayacaktır.”
Savaşı kimin çıkardığı unutuluyor
İsrail enformasyon savaşını kaybediyor, diyen Népszava endişeli:
“[Ateşkes ve esir takasına verilen] uluslararası tepkiler gösteriyor ki, İsrail savaşı kazanabilecek durumdayken iletişim anlamında şimdiden büyük bir yenilgi aldı. … Uluslararası kamuoyunun belleği ne kadar da zayıf: Günbegün artan Filistinli kayıpların sayısı, 7 Ekim’de yaşanan vahşeti ve çıkan savaşın tek sorumlusunun Hamas olduğu gerçeğini unutturuyor.”
Çekya’da grev Hükümeti sallıyor
Çekya’da işçi sendikaları bu pazartesiyi büyük protesto günü ilan etti. Bu kapsamda, hükümetin kemer sıkma paketine ve eğitim sisteminde yapılması planlanan reformlara karşı bir saatlik uyarı grevine gidilecek. Pek çok okulun kapalı kalması bekleniyor. Sendikaların 1989’dan bu yana düzenlenen en büyük grev olarak nitelendirdiği protestolara dair yorumcuların farklı değerlendirmeleri var.
Durum hiç iç açıcı değil
Mladá fronta dnes grevin arka planına ışık tutuyor:
“Hükümet, görevde bulunduğu iki yılın ardından bugüne kadarki en büyük sınavıyla karşı karşıya: Öğretmenlerin ardından üretim, ulaşım ve sağlık sektörü çalışanları da greve gidiyor. … Çekya’da reel ücretlerdeki düşüş, tüm gelişmiş OECD ülkeleri arasında en keskini oldu ve bizi altı yıl geriye götürdü. Kazancımız 2017’dekiyle aynı seviyeye düşerken, yüksek enflasyon nedeniyle mal ve hizmet fiyatları katbekat arttı. Üstelik hükümetin aldığı tedbirler, kimi zaman onları uygulayanları dahi ikna edemez bir hal aldı.”
Kulak verip anlaşmaya çalışmalı
Deník, grev hakkının modern Batı toplumunun temel taşlarından biri olduğunu hatırlatıyor:
“Bu da grevcilerle bir anlaşmaya varılmasını gerekli kılıyor. Hollywood yapımcıları da senaristler ve oyuncular daha yüksek gelirler ve yapay zekâ kullanımının sınırlandırılmasını talep ettiklerinde dişlerini sıkmak zorunda kalmıştı. … Çek sendikacılar henüz başka ülkelerdeki kadar sert değiller. Hükümet onları azarlamak yerine dinlemeli. Aksi halde ‘Biz çocuk değiliz!’ sloganları atmaya başlayabilirler.”
Ekonomi zaten toparlanıyor
Český rozhlas, sendikaların grev zamanlamasını eleştiriyor:
“Protesto edilen en başta da fahiş fiyatlar, enflasyon, enerji fiyatları, emeklilik şartları değişikliği ve yaşam standartlarının kötüleşmesine neden olacak hükümet paketi. Pek çok insan durumundan hoşnutsuz. Ancak enflasyon düşmeye başladı bile, ekonomi toparlanıyor, önümüzdeki yıl reel ücretler yeniden artacak ve hane halkları için enerji fiyatlarında geçen yıl olduğu gibi keskin bir artış beklenmiyor. Dramatik durum, sendikalar protestoya girişmeden evvel zaten büyük ölçüde düzelmeye başlamıştı.”