Son zamanların üretken sanatçılarından Greg Simkins, sokaktaki adıyla “Craola”, sokaklarda sergilediği grafiti çalışmaları ve video oyunu tasarımcılığından, rüşdünü ispatlamış tam zamanlı sanat yaşamına uzanan uzun bir kariyer hikayesine sahip. Akrilikleri büyük bir ustalıkla kullanan Simkins’in tuvalleri, her bir izleyici içinonun yarattığı efsanevi dünyalara giriş bileti niteliği taşıyor.
1975 Kaliforniya doğumlu genç sanatçı, hayatının erken dönemlerinden beri oldukça kuvvetli bir imajinasyona sahip. Okuduğu kitaplar ve izlediği çizgi filmlerden esinlenerek üç yaşından itibaren iyi bir çizer olan Craola’nın ilgi alanı hayvanlar ve onların büyülü dünyaları etrafında şekillenmiş. C. S. Lewis’in Narnia Günlükleri, Richard Adam’ın daha sonra sinemaya da uyarlanan fantastik romanı WatershipDown (Watership Tepesi) ve Norton Juster’in sonradan filme de uyarlanmış macera kitabı ThePhantomTollbooth ( Türkçede yayımlanmış ismiyle Hayalet Gişe) bugün dahi sanatının referans noktalarındandır.
GregSimkins ve Yıllar İçerisinde Belirginleşen Tarzı
18 yaşında “Craola” ismiyle imzaladığı sokak sanatı grafiti, daha büyük ölçekli işler için kendisini cesaretlendirmiş görünüyor. Hayvan dünyasına olan merakı ve sevgisinin yanında, duvar, kâğıt ve tuvalin sınırları içerisinde beklenmedik dostluklar ve çatışmaları bir araya getirerek sınırsız bir dünya oluşturmayı başarıyor. Örneğin katil balinalar ve geyikler; köpek yavruları ve kabuklular, kemirgenlerle aynı havayı paylaşan kuşlar bu dünyada birlikte yaşayabilir, grafiti çizgileri ve öykü havası taşıyan teknikler, bir takım şakacı uğursuzluklar aynı tuvalde bulunabilir.
Kendisiyle yapılan bir röportajda eski dönem ustalardan nasıl ilham aldığı sorulduğunda özellikle Hieronymous Bosch ismini anan GregSimkins, “Bosch’unhikaye anlatımının yoğunluğu ölçüsüz ve onun işlerine baktığımda nefes alabileceğimi hissediyorum” ifadesini kullanmış. Ayrıca “ The Escape Artist” isimli çalışmasına da HieroymousBosch’a selam mahiyetinde küçük bir sürpriz saklamış. Bu, Bosch’un fıçı binicilerinden birine çok benzeyen bir varile binmiş minik bir tavşan figürü.Peki neden bu tablonun ismi The Escape Artist? Simkins için kaçış fikri, bir hayalin içine tam anlamıyla dalmak ve kaybolmak, orada dış dünyadan bağımsız bir gezintiye çıkmaktır. Sanatın her türü için geçerli olan bu güç, sanatçının elindeki en kıymetli varlığıdır. Bir işe başlamak için neredeyse her şey tamam ve biraz doğaçlama için her zaman yeterli alan var! Biraz müzik, sesli kitap veya film eşliğinde geçen saatler sonunda tuval üzerinde yeni bir şey yaratılıyor ve o kaçış bölgesinde olabilmek ne muhteşem bir duygu anlamış oluyorsunuz. Greg Simkins çizerken o yaratıcı boşlukta kalmaya büyük değer veriyor; öğle veya akşam yemeğini çizerken yediğini ve belki böyle ufak hilelerle dünyanın geri kalanını engellemeye çalıştığını söylüyor.
Greg Simkins Los Angeles’da, California’da İngiltere ve Roma’da narrative art kapsamında birçok sergiye dahil oldu ve kişisel sergilerine halen devam ediyor. 2011’de küratörlüğünü ilk kez kendisinin üstlendiği bir gösterim olan Gallery Nineteen Eighty Eight’de 100’ün üzerinde sanatçının Watership Down isimli kitaptan esinlenen sanat eserleri yer aldı. 2018’de The Escape Artist isimli kişisel sergisinde yeni dönem sürreal çalışmalarını görücüye çıkardı. Güncel çalışmaları ve çalışma halleri ise instagram ve resmi internet sitesi üzerinden takip edilebiliyor. Simkins geleceğin sanatçıları için ilham alınacak ustalar arasında yer almayı fazlasıyla hak eden bir isim.
“Kuşlardan kim, nasıl etkilenmez ki? Bunlar, havanın efendileri olarak gökyüzünde dolaşan bu mücevherler, silahlar, müzik kutuları ve çok daha fazlasıdır. Yerçekimine meydan okurlar, merakla bizi izlerler; hareket etmemizi beklerler, çok çeşitlidirler, bazıları bizimle bağ kurar, diğerleri bizimle alay eder ve hatta bazıları bizi rahatlatır.
İnanılmaz yaratıklar ve tüm bu nedenlerden dolayı onlara işimde ve The Outside’da kişilikler vermeyi seçtim. İşimdeki ana kuş, karakterim Ralf “Beyaz Şövalye” ile arkadaş olan ve ona o dünyanın yolunu koruyan ve öğreten büyük mavi alakarga Breeze.”