Avrupa Yargı Örgütlerinin (AEAJ, EAJ, MEDEL ve Judges4J), ihraç edilip tutuklanmış Türk hakim ve savcıların AİHM’deki davaları hakkında açıklaması
AEAJ, EAJ, MEDEL ve Yargıçlar için Yargıçlar Birliği’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 28 Ocak 2021 tarihli üçüncü taraf müdahaleci olarak katılma başvuruları ile ilgili red kararı hakkındaki açıklamasıdır.
Yıllardır, hakimler ve savcılar, silahlı terör örgütlerine üye oldukları veya -destekledikleri iddiasıyla Türkiye’de haksız yere tutuklanmaktadırlar. Hakim ve savcıların Türk yargısı tarafından adil bir şekilde yargılanma umutları hayal kırıklığına uğramıştır, bu da Türk yargısının tamamen Türkiye Cumhurbaşkanına bağlı olması nedeniyle şaşırtıcı değildir.
Türk meslektaşlarımızın çoğu, AİHM’e yapmış oldukları başvurularla bu kâbustan kurtulmanın yollarını aradılar. Ancak bu başvuruların çoğu şu ana kadar sonuçsuz kalmıştır.
Bu kişiler, sağlıklarını ve yaşamlarını tehlikeye atan insanlık dışı cezaevi koşullarına maruz kalırken uzun bir bekleme süresi geçmektedir.
Uzun bir sürenin ardından Mahkeme nihayet dört başvuru grubu oluşturmuştur: Altun – Türkiye ve 545 diğerleri (başvuru 60065/16), Murat Ulusoy – Türkiye ve 168 diğerleri (başvuru 73062/16), Şamil Sevinç – Türkiye ve 252 kişi (başvuru 63634/16) ve İbrahim Tufan Ataman – Türkiye ve 53 diğerleri (başvuru 14676/17).
Son üç dava grubuna ilişkin olarak, 16 Ekim 2020’de AİHM, tarafları, başvuruya konu olayları açıklığa kavuşturmak için ek özel soruları yanıtlamaya davet etmiştir.
7 Ocak 2021’de, üç Avrupa yargıç birliği; Avrupa İdari Yargıçlar Birliği, (AEAJ), Avrupa Hakimler Derneği (EAJ) ve Demokrasi ve Özgürlük için Yargıçlar Birliği (MEDEL), MEDEL’in 2019’da birinci grupla ilgili yaptığı gibi, (Sözleşme Madde 36/2 ye göre) üçüncü taraf müdahaleci olarak kabul edilmek için AİHM’ye başvurmuştur.
Bu başvuruların temel amacı, Mahkemeye Türkiye’de yargı bağımsızlığının sona erdiğine dair mahkemeye ek kanıt sağlamaktı, bu da üç derneğin ilgili davalar hakkında mahkemenin doğru karar vermesi için gerekli gördüğü bir adımdı.
AİHM, bu başvuruları reddetmiştir.
Bu noktada, bu kararın Mahkemenin Türkiye’deki yargının durumu ve hükümete olan bağımlılığı hakkında zaten yeterince bilgilendirilmiş olduğunun açık bir işareti olarak değerlendirilebileceğini umuyoruz, bu durum o kadar görünürdür ki, birkaç uluslararası kuruluş tarafından da güçlü bir şekilde vurgulanmıştır.
Diğer şeylerin yanı sıra, Avrupa Yargı Kurulları Ağı, 8 Aralık 2020 tarihli açıklamasında, “Dört yıl sonra, maalesef durumun iyileşmediğini aslında önemli ölçüde kötüleştiğini hatırlatmıştır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, eylemlerinin veya kararlarının hiçbiri yargının bağımsızlığı için herhangi bir endişe göstermediğinden, yalnızca ismen bir kuruldur. Türkiye’de adaletin bağımsız dağıtımını koruyacak ve garanti edecek bir Konsey olmadan, genel olarak Türkiye’de Hukukun Üstünlüğü ve Türk vatandaşları da dahil olmak üzere mahkemelere gelen herkes için bağımsız, adil ve tarafsız mahkemelere erişim hakkının sağlanması için çok az umut vardır”.
Davaların başvurularındaki sağlam argümanlar, Mahkemenin son içtihatlarının altında yatan eğilim – Diğerleri arasında özellikle Demirtaş/Türkiye, Baş/Türkiye, Zarakolu/Türkiye – tutuklu Türk yargıç ve savcılarla ilgili devam eden birçok davanın Türkiye’nin mahkumiyetiyle sonuçlanacağına dair güçlü bir ümidin doğmasına neden olmuştur.
Bu noktada bizler, yargılamalarda daha fazla gecikme olmayacağı ve çok kısa bir süre içinde AİHM’nin Türkiye’de yargının bağımsızlığını savunan çığır açan kararlar alacağı konusunda iyimseriz.
AEAJ, EAJ, MEDEL ve Yargıçlar için Yargıçlar birliğinden oluşan Türkiye’de Bağımsız Yargı Platformu, Türkiye’deki gelişmeleri ve AİHM’deki yargılamaları izlemeye devam edecek ve haksız yere zulüm gören Türk hâkim ve savcılarına her zaman ve gerekli olduğu her yerde destek olmaktan vazgeçmeyecektir.
Edith Zeller, Filipe César Marques, José Igreja Matos, Tamara Trotman
AEAJ Başkanı MEDEL Başkanı EAJ Başkanı Hakimler için Hakimler Başkanı