Mahmut Alınak
Tarihten de biliyoruz ki, devletler her ne kadar, “Dış düşmana karşı,” deseler de…
Kitlesel imha silahlarıyla donatılmış orduları, polis ve istihbarat teşkilatlarını “İç düşman” dedikleri içerideki halk muhalefetini bastırmak için kurarlar.
Halk herhangi bir hak talebiyle sokağa çıktığında bu silahlı güçler harekete geçirilir, gerektiğinde acımasızca katliamlar yapılır.
Sözün kısası…
Devletler silahlı güçleri, mahkemeleri, hapishaneleri, meclisleri, bürokrasisi ve bayrakları ile kurulu düzenin sadık bekçisidirler.
Düzeni koruma ve kollama görevini yürütürken, kendilerini tüm halkın devletiymiş gibi gösterirler ki, bu ta binlerce yıldan beri başvurulan aşağılık bir yalandır.
En acısı da şu ki, devletler halkın vergileri ile ayakta duruyorlar. Halk desteğini çekse, kumdan bir kale gibi yerle bir olacaklar.
Gündemdeki elektrik zamları üzerinden örnek vermek gerekirse…
Halkın elektriğe verdiği paranın bir kısmı elektrik şirketlerine giderken, bir kısmı da vergi diye devletlerin kasasına akıyor. Bu nedenle zamlar devletlerin işine geliyor. Devletlerin bu devasa parayı nereye harcadıklarını tekrarlamaya herhalde gerek yoktur.
Halka, elektrik faturalarını ödemeyin demek gerçekçi değildir. Çünkü böyle bir şey, gecikme faizi ve açma kapama ücretiyle elektrik şirketlerine daha çok para kazandıracaktır.
PEKİ NE YAPMALI
İki yol var: Ya her zamda yapıldığı gibi oflayıp puflayacağız; ya da elektrik şirketlerine geri adım attıracak köklü bir boykota girişeceğiz.
Her hafta iki gün elektrik kullanmazsak, elektrik şirketleri ve devlet hazinesi milyarlarca liralık zarara uğrayacaktır. Bu gelir kaybını ne devlet ne de elektrik şirketleri kaldırabilir. Bu protesto birkaç ay içinde meyvesini verecek ve zam makinesi gibi çalışan şirketlere diz çöktürecektir.
“Halk bu boykota katılmaz,” denilecektir. Bu düşünce, ümidini kaybetmiş yorgunların mücadeleden kaçış bahanesidir.
Halkı temsil eden ilerici parti ve kurumlar iyi bir çalışmayla milyonları bu boykota katabilirler.
Öyle bir proje ki bu; boykota katılan ailelerin çocukları daha hayatlarının başında bu rejimin çirkin yüzüyle tanışacak ve devrimci bir ruhla donanacaklardır.
Bu boykot hak arama geleneğini yaratacağı için halkın alın teriyle beslenen bu rejimin tümden boykot edileceği günlerin habercisi de olacaktır.
Zaman oflama puflama değil, ayağa kalkma zamanıdır.