BİR PARANTEZ
Şimdi burada John Boynton Priestley’in, “Kesê ku fikra wî, futbol tenê 22 merivê li pey ajotina topekê bazdan be, tu cudayîyek nîne ji gotina ku keman ji ta û jiya kemanê, Hamlet jî ji kaxiz û hibirê pêkhatîye/ Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet’in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur,” vurgusuyla “Futbol asla sadece futbol olmadığı” babında bir parantez açmamız gerekiyor.
Belki bir zamanlar bir spordu, ama gelinen noktada kesinlikle sadece spor ol(a)mayan futbol, mafyanın kol gezip para akladığı, lümpenlerin statları mesken tuttuğu geçim kaynağıdır…
İkilemlerin oyunu futbol bir endüstridir. Aynı hammaddeleri alıp işleyip ürün olarak satan işletmeler gibi küçük kulüpler gelecek vaat eden genç futbolcuları alıp yetiştirir sonra da büyük kulüplere satarlar. Büyük kulüpler formasından kaşkoluna, televizyon yayınından kredi kartına kadar birçok kalemlerde gelir elde ederler. Her kulüp bir firmadır dolayısı ile. Vizyon sahibi ve iyi yöneticileri olan firmalar bu işten devasa paralar kazanabilirler…
Futbolcu ve teknik direktör için zenginlik kapısı, yönetici için işletme, ticarethane, taraftar için tüketen, köleleştiren bir eğlencedir…
Günümüzün futbolu sportif bir faaliyet ya da bir uğraş olmaktan çıkıp büyük bir ekonomik gücü içinde barındıran bir sektör olarak karşımızda durmaktadır. Futbol, zannedildiği gibi bir spor değil, bir endüstri oyunudur; kâr amacı güden bir sektördür…
“İyi de bu ne demek” mi?
Sporu spor olduğu için yaparız. Anlamı kendindedir. İnsanın bedeniyle kurduğu ilişkidir. Bizim yüzme yarışlarımız, bisiklet binme edimlerimizden farklı olarak bir oyun değil ise, ona spor değil, endüstri denmeli; sektör denmelidir…
Yaygınlığını basitliğine borçlu futbol iğrençlik hâline gelmiş bir oyundur; üzerinde dönen para miktarı arttıkça pisleşen “spor” dalı…
Basitliğinden olsa gerek, yediden yetmişe ilgilenen herkes hakkında yorum yapabildiği modern çağın meydan savaşıdır ve bundandır ki sık sık oyun ve savaş arasındaki çizgi silikleşivermektedir…
Evet, bir yanıyla da Brezilya dizisi gibidir futbol; entrikaların, hayal kırıklıklarının, mutlulukların, aşkların yaşandığı. Hatalar ve haksızlıklar çok yapılır. Tartışmalar, tartışanlar çok olur. Zaten herkes tartışabildiği için bu kadar popüler bu spor dalıdır…
Fanatik ucubelerin, travmatik bozuklukların, bitip tükenmek bilmeyen sonsuz geyiklerin konusu, lolipoptur…
Spor dalları içinde gitgide en çirkini, en kirlisi futbolda etkisiz eleman sadece futbol ya da spor iken; kapitalizmde futbol rekabet, şiddet, holiganlıktır; bir oyun değil, ölüm kalım meselesidir ve halkı uyutmaya yarar…
Spor dışında her şey -politik güç arenası, üzerinden milyarlar kazanılan bir ticaret, mafyanın güç alanı, kitlelerin afyonu, ırkçılık-milliyetçilik sergisi- olan kapitalist futbol sektörü, aşağı yukarı bütün içindekilerle birlikte, bir soygun ve talan alanıdır; modern dünyanın dini; şiddeti, ırkçılığı, ayrımcılığı, cinsiyetçiliği körükleyendir…
Bir ideolojik söylem olarak milliyetçilik, eşit¬lik (“biz”) ve fark¬lılık (“ötekiler”) ilişkisinin ürünüdür. Bu ilişkinin, “rakip”, “düşman”, “ezen”, “tâbi” vb. olarak “onlar”a karşı antagonistik bir tarzda eklemlenmesini temsil eder…
İnsanları kanlı; bıçaklı hâle getiren futbol, kitlesel saplantıdır; Antonio Gramsci’nin, “Açık havada ortaya konan insan sadakatinin krallığıdır futbol,” saptamasını tekzip eder.
Modern uyuşturuculardan futbol insanları fanatikleştiren, hırslandıran, kahreden, milli maçlarda millileştiren, topyekûn var olduğumuz, uluslaştığımız, bütünleştiğimiz ya da duygularımızın zıvanadan çıkarıldığı bir “savaş”tır, takımlar arası zapt edilmeyen linç girişimleriyle müsemmadır…
Ve nihayet “Futbol; toplumdaki büyük bir çoğunluk için hayatın anlamı olacak kadar önem kazanmasının en büyük nedeni medya ve devletin desteğidir. Her ne kadar devlet ana, devlet baba denilse de, medya da halk üzerinde büyük etkiye sahiptir. Medyanın destek verdiği her şey halk arasında da rağbet görür. Eğer medya destek vermezse, spor dalları bile çoğunluk tarafından destek göremez.”[58]
“SON”LARKEN…
Hâlâ neyi tartışıyoruz! “Futbol gibi popüler kültürün en büyük rant ve gösteri alanında olabilecekler yıllardır bilinmiyor mu?”[59]
“Dayanışmayı dışlamış, yarışmayı ilke edinmiş bir toplum elbette futbolun hırs, mücadele, karşıtlık yönlerini büyük bir sahadaki düşmanlığa ve şiddete dönüştürür”ken;[60] “Futbol, bir akıl tutulmasıdır ve geniş bir kesim bu tutulmanın kapsama alanındadır.”[61]
Kaldı ki, “Futbol kazanma hırsı olmadan meyve verecek bir oyun değil. Futbolda karşıtlıklar kurulmadan seyircilere keyif vermek mümkün değil. Bu nedenle futbolu izlenebilir kılan, kulüpler arası dayanışma değil, yarışmadır. Yarışmacı ve ‘kutuplaştırıcı’ olan futbolun hayatın içine sirayet edişine bakalım”![62]
İşte o zaman futbolun ne olduğunu anlayabileceğiz…
Diyeceklerimizi, “Biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. Bu tamamen düzmece bir dünya. Bizlere, basit bir oyun oynamamız için milyon dolarlar veriyorlar, ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. Ben sadece futbolcu Almeyda, değilim. Ben bir babayım, bir insanım, bir çiftçiyim. Sadece futbolun içinde kaldığım her gün gerçek Almeyda’dan uzaklaşıp kişiliğimi yitiriyorum,” diyen Jesus Almeyda’nın “itiraf”ına bir haber ekleyerek noktalayalım:
Futbol sahalarında ender görülen hareketlerden bir İspanya’da yaşandı. İspanya Birinci Futbol Ligi (La Liga) ekiplerinden Sporting Gijon’un 25 yaşındaki savunma oyuncusu Javi Poves, futbol dünyasındaki paraya dayalı kirli düzenden bıktığını söyleyerek futbolu bıraktığını açıkladı.
Bu kirli sistemin bir parçası olmaya daha fazla dayanamayacağını söyleyen Poves, “Ben küçükken bu oyunu büyük bir sevgiyle oynardım. Ama şimdi farkına varıyorum ki futbolda her şey para demek. Bu futbol kirlidir ve hepimiz kandırılıyoruz. Afrika’daki, Amerika’daki, Asya’daki insanların ölümleri üzerinden para kazanılan bir sistemin parçası olmak istemiyorum” diyerek profesyonel futbolculuğu bırakma kararını açıkladı.
Profesyonel futbolun para ve sahtekârlık üzerine kurulu olduğunu dile getiren Poves, “kapitalizm ölüm demektir” ifadesini de kullandı.[63]
23 Mayıs 2021 17:53, İstanbul.
N O T L A R
[*] Newroz, Haziran 2021…
[1] Eduardo Galeano, Gölgede ve Güneşte Futbol, çev: Ertuğrul Önalp-Mehmet Necati Kutlu, Can Yay., 2017.
[2] “Futbol: Güzel Oyun”, Cogito, No:63, Yaz 2010, s.5-6.
[3] Bkz: Temel Demirer, Postmodern Müdahale ve Başkaldırı İmkânı (Brecht “Bitti” Futbol “Verelim”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, 1998… Temel Demirer, “Futbol mu? Hayır!”, İnsancıl Dergisi, No:98, Kasım 1998; İnsancıl Dergisi, No:99, Aralık 1998… Temel Demirer, “Gerçekten de ‘Futbol Sadece Futbol Değildir’!”, Eski Dergisi, No:32, Haziran 2004; Eski Dergisi, No:33-34, Temmuz-Ağustos 2004… Temel Demirer, “Spor… ve Futbol… Deyince!”, Sosyalist Demokrasi, No:32, 16 Haziran 2006 ve Mücadele Gazetesi (Almanya), No:194, Haziran 2006… Temel Demirer, “Hâlâ ‘Futbol’ Güzellemesi mi?!”, Odak, No: No:2008/18 (SN:18), Temmuz 2008… Temel Demirer, “Futbolun Ekonomi-Politiği!”, Devrimci Demokrasi, No:179, 1-16 Temmuz 2010; Devrimci Demokrasi, No:180, 16-31 Temmuz 2010; Devrimci Demokrasi, No:181, 2-16 Ağustos 2010… Temel Demirer, “Futbolun Ahvâline Dair Notlar”, Kaldıraç, No:159, Eylül 2014 ve Kaldıraç, No:160, Ekim 2014… Temel Demirer, “Futbol: Gerçek ve Bağlantılarıyla Tartışalım mı, Tartışmayalım mı?”, Newroz, Ekim 2016… Temel Demirer, “Milliyetçilik Virüsü ve Futbol”, Beleştepe Futbol Edebiyatı, No:1, Ağustos 2016…
[4] Mustafa Sönmez, “Futbolu Seviyoruz, Metalaşmayı Sevmiyoruz…”, Cumhuriyet, 14 Ağustos 2010, s.14.
[5] Buket Şahin, “Ayakla Yapamadığımı Kafamla, Kalemimle Yaptım”, Cumhuriyet, 17 Temmuz 2010, s.9.
[6] Hasan Cemal, “Hayatım Futbol Diyenler, Rüyasında Bile Futbol Görenler İçin Her Gün Bir Şenlik!”, Milliyet, 3 Temmuz 2010, s.19.
[7] Bertolt Brecht, “Sporun Krizi”, İşçi Dünyası, No:4, 23 Temmuz 2010, s.6.
[8] M. Fabian Sözmen, “Cinai Şebeke: Spor Endüstrisi”, Evrensel Hayat, 2 Temmuz 2010, s.9.
[9] Terry Eagleton, “Futbol: Kapitalizmin Candostu!”, Birgün, 23 Haziran 2010, s.6.
[10] Adnan Dinçer, “Futbol Kimin?”, Cumhuriyet, 19 Şubat 2020, s.15.
[11] Ömer Şahin, “AKP En Çok Cim Bom ve Fener’den Oy Alıyor”, Radikal, 11 Mart 2012, s.20-21.
[12] Tuğrul Akşar, Futbolun Ekonomi Politiği, Literatür Yay., 2010.
[13] Cevdet Doğan, “Popüler Kültür ve Spor/ Futbol”, Sosyoloji Notları, No: 4-5, Nisan 2008, s.139.
[14] Adnan Dinçer, “Gerçeklerle Futbol!”, Cumhuriyet, 16 Eylül 2020, s.19.
[15] Dağhan Irak, “Spor Kapitalizmi, İnsani Olanı Neden Sevmez?”, Evrensel, 15 Temmuz 2012, s.6.
[16] Deniz Gökçe, “Olimpiyatta Kim Ne Kazanır?”, Akşam, 27 Temmuz 2012, s.7.
[17] Deniz Ülkütekin, “Olimpiyatın Karanlık Yüzü”, Cumhuriyet Pazar, No:1377, 12 Ağustos 2012, s.2.
[18] “Olimpiyat Sadece Olimpiyat Değildir”, Jineps, Yıl:5, No:55, Eylül 2013, s.6.
[19] “İngiltere’nin başkenti Londra’da başlayan ‘2012 Olimpiyat Oyunları’ dev bir ekonomi yaratacak. Ürün satışı, sponsor ve yayın hakkı gelirleriyle 7 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan oyunların İngiltere’ye ekonomik katkısı ise 26 milyar doları bulacak.” (“Londra’da 7 Milyar Dolarlık Oyun”, Hürriyet, 27 Temmuz 2012, s.9.)
[20] Deniz Gökçe, “Olimpiyatların Temel İlkesi Ne?”, Akşam, 29 Temmuz 2012, s.7.
[21] Müslüm Gülhan, “Sporun Kültür İçerikleri”, Birgün, 18 Mayıs 2018, s.14.
[22] Mithat Fabian Sözmen, “Avusturya’da Spor ve Anti-Faşist Hareket”, Evrensel, 3 Nisan 2018, s.15.
[23] Mithat Fabian Sözmen, “Burjuva ve İşçi Sporu Ayrımı”, Evrensel, 20 Mart 2018, s.15.
[24] Mithat Fabian Sözmen, “İşçi Sporları Hareketi -2: İşçi Olimpiyatları”, Evrensel, 27 Mart 2018, s.15.
[25] 24 Mart 1976… Sporun, devlet terörünün yardımına bu kadar ayan beyan koşulduğu son ev sahipliği için 1936 Berlin’e gitmek gerekiyordu. Ancak tüm baskı ve teröre karşın Arjantin’in tamamını susturamıyorlardı. Kayıp yakınlarının akıbeti için Plaza de Mayo’da toplanmayı sürdüren anneler, “Hiç siyasi tutuklu görmedim, Arjantin’de düzen var” diyen Alman futbolcu Berti Vogts gibilere gerçekleri haykırıyordu: “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz.” (Mithat Fabian Sözmen, “Arjantin’de Kanlı Cunta Dünya Kupası’nı Propaganda Silahına Çevirirken”, Evrensel, 29 Haziran 2018, s.15.)
[26] İpek Özbey, “Doç. Dr. Ahmet Talimciler: Stadyumlar Birer Toplum Maketidir”, Hürriyet, 23 Nisan 2018, s.16.
[27] Kıvanç Koçak, “Milliyetçiliğin Bir Av Sahası: Futbol”, Cogito, No:63, Yaz 2010, s.29.
[28] Mustafa K. Erdemol, “Kupa Herkese Paralar FIFA’ya”, Birgün, 8 Temmuz 2018, s.2.
[29] Özgür Kılıç-Mehmet Can Avcı, “Futbolu Sarsan Belgeler”, Cumhuriyet, 9 Aralık 2018, s.14.
[30] Katar’da 2022’de yapılacak Dünya Kupası hazırlıklarında stadyumları yapan, paraları da ödenmeyen göçmen işçilerden en az 4 bininin öleceği söyleniyor. (Mustafa K. Erdemol, “Kupa Herkese Paralar FIFA’ya”, Birgün, 8 Temmuz 2018, s.2.)
[31] Tuğrul Akşar, Finansal Futbol, Literatür Yay., 2020.
[32] Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 3. Lig 2. Grupta mücadele eden Cizrespor, sosyal medya hesabından, TFF ve Merkez Hakem Kurulu’na (MHK) karşı güçlerinin yetmediğini belirtip, kendi sahaları ve deplasmanlarda görmüş oldukları adaletsizlik ve ırkçılık sebebiyle ligden çekildiğini duyurdu. (“Amedspor: Benzer Durumlar Yaşıyoruz”, Yeni Yaşam, 5 Şubat 2020, s.3.)
Cizrespor takımı ile Diyarbakır’ın Amedspor takımı gittikleri yerlerde uğradıkları saldırılar ile hakem ve yöneticilerin tutumlarından şikâyetçiyken; saldırıların yanında sürekli cezalar da alan bu iki takımın yöneticileri tüm yaşanılanlara İçişleri Bakanlığı’nın, TFF ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kulaklarını tıkadığını belirtiyor. Amedspor Başkanı Metin Kılavuz, “Cizrespor’un yaklaşımı bir çığlıktır. Diyarbakır’a, Cizre’ye gelen bir hakemin düdüğünün sesi Ankara’da, Trabzon’da aynı değil” dedi. Cizrespor Başkanı Maruf Sefinç ise “Bu bölgede sporun olmasını istemiyorlar. Doğunun savaşa ihtiyacı yok. Doğunun güzel şeylere ihtiyacı var” diye konuştu. (Kayhan Ayhan, “Doğu’nun Savaşa Değil, Spora İhtiyacı Var”, Cumhuriyet, 7 Şubat 2020, s.9.)
[33] Yuval Noah Harari, 21. Yüzyıl İçin 21 Ders, çev: Selin Siral, Kolektif Kitap, 2018.
[34] Tolga Güney, “Herkes İşi Masa Üstünde Kurtarmaya Çalışıyor”, Yeni Yaşam, 17 Şubat 2020, s.3.
[35] Sadık Çelik, “Futbol Mühendisliği ve Toplum”, Cumhuriyet, 19 Mayıs 2012, s.15.
[36] Müslüm Gülhan, “Türkiye’de Futbol Siyasi Bir Oyundur”, Birgün, 25 Mayıs 2018, s.14.
[37] Taner Karaman, “3.5 Yılda 443 Milyon Euro’luk Transfer”, Sabah, 19 Ocak 2019, s.18.
[38] Mehtap O. Ertürk, “Süper Lig 1.1 Milyar Dolar Değere Koştu”, Sözcü, 10 Eylül 2017, s.9.
[39] Emre Deveci, “Süper Lig Ekiplerinden 392 Milyon Avroluk Zarar”, Cumhuriyet, 9 Ocak 2018, s.9;
[40] Ceyhun Kuburlu, “3 Ayda 402 Milyon Harcadılar”, Hürriyet, 10 Eylül 2017, s.14.
[41] “Sporda, 129 Ülkenin Millî Gelirinden Fazla Para Dönüyor”, Zaman, 20 Haziran 2010, s.8.
[42] Güngör Uras, “Futbol Pastası 820 Milyon Dolar”, Milliyet, 8 Temmuz 2011, s.11.
[43] Engin Esen, “Futbolda Tekeller Dönemi Başlıyor”, Sözcü, 9 Aralık 2017, s.9.
[44] “Kara Para Aklama Aracı Olarak Futbol”, Birgün, 5 Temmuz 2011, s.15.
[45] “4 Futbolcudan Biri, Şikeden Haberdar”, Hürriyet, 7 Şubat 2012, s.18.
[46] Eduardo Galeano, Gölgede ve Güneşte Futbol, çev: Ertuğrul Önalp-Mehmet Necati Kutlu, Can Yay., 2017.
[47] Arif Kızılyalın, “Siyasetin Gölgesinde Futbol”, Cumhuriyet, 5 Ağustos 2020, s.15.
[48] Arif Kızılyalın, “Futbol Federasyonu Değil İnşaatçılar Birliği!”, Cumhuriyet, 2 Aralık 2018, s.21.
[49] Gürer Mut, “TÜRFAD: Futbol Uçurumdan Düştü”, Cumhuriyet, 22 Mart 2017, s.17.
[50] Arif Kızılyalın, “Canı Hakem Hatalarından Yanmayan Tek Kulüp”, Cumhuriyet Pazar, 17 Mart 2019, s.4.
[51] Arif Kızılyalın, “Bir Başakşehir Hikâyesi!”, Cumhuriyet, 21 Temmuz 2020, s.15.
[52] Arif Kızılyalın, “Saray Desteğiyle Şampiyonluğa”, Cumhuriyet, 5 Şubat 2019, s.15.
[53] Lider Başakşehir’in Antalyaspor’u tek golle yenerek en yakın rakibiyle arasındaki 6 puanlık farkı koruduğu maça yine hakem hataları ve VAR uygulaması damgasını vurdu. Orta hakem Mete Kalkavan’ın Başakşehirli Robinho’nun rakibine arkadan attığı tekmeye ilgisiz kalması, Emre Belözoğlu’nun rakibine dirsek attığı pozisyonu ve sonrasında karıştığı itiş kakışı kart vermeden geçmesi, son dakikada Doukara’ya yapılan penaltının verilmemesi, futbol dünyasında “Başakşehir’i gizli bir el koruyor” diye yorumladı. (“Başakşehir’i kim Kolluyor?”, Cumhuriyet, 20 Şubat 2019, s.15.)
[54] Hasan Al, “Başakşehir Bedavaya Gitmiş… Akrabaya ‘Kıyak’ Satış!”, Cumhuriyet, 16 Ocak 2018, s.17.
[55] Fırat Kozok, “İşte AK Spor Kadrosu!”, Cumhuriyet, 25 Eylül 2013, s.19.
[56] “Futbola Sıra Gelmedi”, Cumhuriyet, 21 Mart 2017, s.17.
[57] Soner Yalçın, “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir”, 12 Mayıs 2021… https://odatv4.com/futbol-asla-sadece-futbol-degildir-12052138.html
[58] Ceyhun Kuburlu-Oktay Özdabakoğlu, “İşte Sosyalist Kartal”, Hürriyet, 5 Eylül 2013… http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=24648112
[59] Karin Karakaşlı, “Bilebilelik Ladesi”, Radikal İki, 10 Temmuz 2011, s.10.
[60] İbrahim Kaya, “Futbollaşan Hayat”, Radikal İki, 29 Mayıs 2011, s.10.
[61] Tayfun Atay, “Futbol Sadece Futbol Değil, Sadece Bir Endüstridir”, Radikal, 22 Kasım 2012, s.37.
[62] İbrahim Kaya, “Futbolda Şike mi Dediniz?”, Radikal İki, 24 Temmuz 2011, s.8.
[63] “Helal Olsun Kardeşim Javi”, Birgün, 11 Ağustos 2011, s.15.