Cuma, Kasım 7, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

KIBRIS SORUNU VE SEÇİMLER

Ahmet Hulusi Kırım by Ahmet Hulusi Kırım
30/10/2025
in Manşet Haberler, Yazarlar
A A
0
KIBRIS SORUNU  VE  SEÇİMLER
0
SHARES
642
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

Ekim ayında K. Kıbrıs’ta yapılan seçimlerde, şarkıcısı, türkücüsü, politikacısı ve büyükelçisiyle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar için propaganda yaptıran AKP-MHP ittifakı, federatif bir Kıbrıs’tan yana olan Sosyal Demokrat CTP karşısında tarihi bir yenilgi aldı. Adayı kumar, yasadışı bahis, insan kaçakçılığı, fuhuş ve karapara aklama merkezi haline getiren AKP-MHP, hazmı zor bir sonuçla karşılaştı. Seçim sonucu yalnızca bir lider değişimi olarak değil, aynı zamanda halkın, Türkiye’nin vesayetine, neo liberal politikaların yol açtığı yoksulluk, yolsuzluk ve adaletsizliğe karşı bir isyanı olarak değerlendirilmelidir.

93 savaşında Osmanlı İmparatorluğu Çarlık Rusya’sı karşısında yenilgiye uğrayınca Padişah 2. Abdülhamit, İngilizlerin isteği üzerine 1878’de 98.790 sterline Kıbrıs adasını Birleşik Krallık’a kiraladı. 1. Paylaşım Savaşından sonra İngilizler adayı ilhak etti. 1959 Londra antlaşmasına kadar ada İngilizlerin işgalinde kaldı. 1955 senesinde Yunanlı General Grivas tarafından, Kıbrıs’taki İngiliz sömürge yönetimine son vermeyi ve Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesini (ENOSİS) sağlamayı amaçlayan yeraltı milliyetçi örgütü kuruldu. Türkiye de, 1957’de, Özel Harp Dairesi subaylarını Kıbrıs’a gizlice sokarak Milli Mukavemet Teşkilatı isimli bir silahlı illegal yapı kurdu., “Ya ölüm Ya taksim” ,”Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır” haykırışlarıyla başlatılan  propaganda ile şovenizm körüklendi. Rumların bağımsızlık mücadelesi sırasında Fazıl Küçük’ün liderliği yaptığı Kıbrıslı Türkler, birlikte mücadele yerine İngilizlerin yanında saf tuttu. Daha sonra Taksim isteğinde bulunan Türk yapılanmalar ile ENOSİS isteyen Kıbrıslı Rumlar arasında silahlı çatışmalar başladı. Mücadelenin ve Kıbrıs’ın iki milletten halkının boğazlaşmasının ivme kazanması üzerine 1959 senesinde Londra Antlaşması ile Kıbrıs adası bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlıktan sonra da iki toplum arasında çatışmalar durmadı.

15 Temmuz 1974’de ABD’nin kumpasıyla faşist Yunan cuntası tarafından EOKA-B Komutanı Nikos Sampson’a Kıbrıs’ta darbe yaptırıldı. Enosis fikrinden uzaklaşan ve bağımsız Kıbrıs cumhuriyetini savunan Cumhurbaşkanı Makorios devrildi. “Yunan Kıbrıs Cumhuriyetinin” kurulduğu ilan edildi. Yunanistan’daki faşist askeri cuntanın organize ettiği bu darbenin arkasında ABD vardı. ABD,  Kıbrıs’ta böyle bir darbeyi tezgahlayarak bağlantısızlar hareketinin önde gelen temsilcilerinden Makarios yönetimini devirmek ve adada kesin bir egemenlik kurmak istiyordu. Operasyonun başarılı olması halinde iki amaç gerçekleşmiş olacaktı.

1-Askeri açıdan önemli, “Batmaz uçak gemisi” olarak tanımlanan Kıbrıs sayesinde çevredeki haberleşmeler izlenerek bölgenin kontrolü sağlanacak, herhangi bir olumsuz durumda, konuşlanacak savaş gemileri ile bölgeye müdahale için atlama üssü olarak kullanılacaktı. Böylece hem Kıbrıs’ın yanı başında bulunan, dünya petrol üretiminin çok önemli bölümünün çıkarıldığı Ortadoğu hem de Süveyş kanalı çıkışı denetlenecek, bölgede etkili olan SSCB emperyalizmine karşı ada güçlü bir manevra alanı olarak kullanılacaktı.

2-Darbe başarılı olduğu takdirde Yunan halkından tecrit edilmiş olan faşist cunta güç kazanacak, Yunan halkının geçici de olsa desteğini sağlayarak yerini sağlamlaştıracaktı.

Darbe başarılı olmadı çünkü, başlangıçta darbeyi iç iş olarak gören Türk hakim sınıfları birden “garantör devlet” olduğunu hatırladı. Garantör Antlaşmasının 3. maddesine dayanarak 20 Temmuz 1974’de ABD ve İngiltere’nin muhalefetine rağmen Kıbrıs’a askeri müdahale yapıldı. Nikos Sampson istifa etti. 1983 senesinde adanın kuzeyinde KKTC isimli de facto bir devlet oluşturuldu. İşgalin amacı, söylendiği gibi Kıbrıs Türklerini kurtarmak değil Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda adayı bölmek, devlet olarak varlığını sona erdirmekti. Sonuç olarak Türk ordusunun adayı işgali Kıbrıs’a esenlik, barış ve demokrasi değil felaket getirdi.

Kıbrıs, 9251 km yüzölçümüyle Sicilya ve Sardunya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır. Avrupa, Asya ve Afrika’nın kavşağında bulunması yani stratejik konumu onu tarih boyunca küresel ve bölgesel güçlerin odak noktası yaptı. Çevresindeki denizlerin büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olduğu saptanan Kıbrıs adasının önemi işgalden bu yana geçen 51 senede ABD ve ABD emperyalizmi için daha da artmış bulunuyor. 2011’de hidrokarbon yatakları keşfedilen İskenderun-Hayfa-Kıbrıs-Meis dörtgeni Doğu Akdeniz’in yeni siyasi ve ekonomik haritasıdır. Ortadoğu’da çıkarılan petrolün yüzde 40’ının çıkış yaptığı Basra körfezinin ağzı Hürmüz boğazını kapatmakla tehdit eden İran yüzünden enerji güvenliğini tehlikede gören ABD elebaşılığındaki emperyalizm, enerji nakil yollarını İMEC projesiyle batıya yani Doğu Akdeniz’e döndürecek boru hatlarını hayata geçirme peşinde. İskenderun körfezi ve çevresi de yakın süreçte enerji nakil yollarının yoğunluk kazanacağı bir alan olacaktır. Suriye’ye sahip olan, Doğu Akdeniz yataklarını, nakil yollarını ve Irak’tan Akdeniz’e çıkışları denetim altında tutabilecektir. Bu anlamıyla da Kıbrıs yalnız bir ada değil, aynı zamanda Avrasya ve Doğu Akdeniz satranç tahtasında bir piyondur. Bugün adada “iki devlet” olmasına karşın ABD ve İngiltere adanın tümüne hakimdir. O kadar ki Türkiye’nin adadaki hava üssü Geçitkale özelleştirilerek 2013 yılında ABD-İngiltere ortak şirketi CAS’ye ihale yoluyla satıldı.

ABD elebaşılığındaki emperyalizmin stratejisinde ada tamamen askeri üsler bölgesi olacak, enerji geçiş sisteminde odak noktası ve stratejik hale gelecek, stratejik Süveyş ve İskenderun körfezinin kontrolü Kıbrıs üzerinden sağlanacaktır. Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’in petrol ve doğalgaz olarak önemi devam ettikçe bu süreç devam edecek, Kıbrıs’ta Türkiye ve Yunanistan’ın önemi giderek azalarak İngiliz üslerinin yanına ABD ve AB üsleri de gelecektir.

Kıbrıs’ın kuzeyi bugün, kolordu büyüklüğünde bir askeri güçle Türkiye’nin işgali altındadır. Türkiye işgalden bugüne Anadolu’dan insan devşirerek bölgenin demografik yapısını değiştirme politikası uyguladı. Uygulanan neo liberal politikalar KKTC’yi derin bir ekonomik ve soysal krize sürükledi. Kamu kaynaklarının özelleştirilmesi, eğitim ve sağlık sistemlerinin çöküşü, barınma krizleri ve asgari ücretin açlık sınırının altında kalması halkı yoksulluğa mahkum etti. Alt emperyalist Türkiye’nin Kıbrıs adasındaki politikası, adanın mevcut bölünmüşlük statüsünü devam ettirmektir. Türkiye’nin güney ve batı denizlerindeki egemenliğinin Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti lehine genişlemesi, eğer Kıbrıs’ta bir mevzi tutulamazsa üç tarafı denizlerle çevrili ülkeyi sadece Karadeniz’den oluşan bir coğrafya haline getirecektir. Ama Kıbrıs işgali devam ederse hem enerji terminali İskenderun körfezi denetlenecek hem de Doğu Akdeniz de bulunan doğalgaz yataklarından pay alma mücadelesinde (mavi vatan) söz sahibi olunacaktır.

Kıbrıs’ta yapılan seçimi sosyal demokrat eğilimli CTP kazanmasına rağmen ne Türkiye işgal ve çözümsüzlük politikasından vazgeçecek ne de yeni cumhurbaşkanı mevcut statükoyu ve ekonomiyi düzeltebilecektir. Zira CTP’de batı kapitalizmine tam entegrasyon hedefiyle küresel sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikaları benimsemekte ve bu yönüyle Tatar döneminin ekonomik politikalarından köklü bir kopuş sunmamaktadır. Tek adil ve kalıcı çözüm, Kıbrıs halkının bağımsızlık ve halk demokrasisi uğruna yürüteceği birlik halindeki mücadelenin sonunda gelecektir. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin “çözüm” planlarının Kıbrıs halkını köleliğe mahkum edici, emperyalist emeller uğruna çözümler getiren çözümsüzlük planları olduğu zamanla anlaşılacaktır.

Tags: Ahmet Hulusi Kırım
Previous Post

Hacettepe’deki saldırı sonrası gözaltına alınan 24 öğrenci serbest bırakıldı

Next Post

Gazeteci Mehmet Murat Yıldırım’a “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” Soruşturması

Next Post
Gazeteci Mehmet Murat Yıldırım’a “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” Soruşturması

Gazeteci Mehmet Murat Yıldırım’a “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” Soruşturması

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

AKP’li geçmişiyle bilinen Havvanur Yurtsever yeniden HSK üyesi oldu
Manşet Haberler

AKP’li geçmişiyle bilinen Havvanur Yurtsever yeniden HSK üyesi oldu

07/11/2025
Karadeniz’de gerilim: NATO’dan Romanya’ya ‘güçlü destek’ sözü
Dünya

Karadeniz’de gerilim: NATO’dan Romanya’ya ‘güçlü destek’ sözü

07/11/2025
İstanbul Havalimanı’nda “Benim babam Binali Yıldırım!” krizi
Manşet Haberler

İstanbul Havalimanı’nda “Benim babam Binali Yıldırım!” krizi

07/11/2025
Menenjit Meleği ile Cümbüşün Aşkı
Manşet Haberler

Menenjit Meleği ile Cümbüşün Aşkı

07/11/2025
YÖK’ün 44. yılında üniversiteler ayakta: “YÖK, Kayyum, Polis, Faşist Çeteler — Bu Abluka Dağıtılacak!”
Manşet Haberler

YÖK’ün 44. yılında üniversiteler ayakta: “YÖK, Kayyum, Polis, Faşist Çeteler — Bu Abluka Dağıtılacak!”

07/11/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik