Coğrafya Taşınmaz Ama Acılar Taşınır:

HomeManşet Haberler

Coğrafya Taşınmaz Ama Acılar Taşınır:

                                            İnci’nin gözyaşlarına…

 

Sevgi ciddiyet işidir, çocuk oyuncağı olabilecek kadar; kaybolunca veya kırılınca ağladığımız, boynumuzun büklüm büklüm kaldığı yerdir sevgi.

“Bu yüzden sevmedim” dedi, kendi depreminde yitip giden kadın, Sille’de bir gözyaşı.

Bir şarkıya bakıp bakıp ağlıyor, oysa şarkılar duyulur sanıyordum. İlk defa bir şarkıya bakıyordum, ince bir minderin üstünde gözyaşı olurken.

İnci bir kadın, bizim ortak özlemimizdi.

Ölüm, ortak şarkımız.

Hatay’daki bir geceyi konuşuyorduk Sille’de oturmuştuk, eski bir kiliseye bakıyorduk. Ölenler ölmezden önce böyle bakarlar derlerdi de inanmazdım!

Aslında herkes kendinin hayal kırıklığı burada, bu ince hayatın üstünde.

“Bir ateşe attın beni” şarkısını dinliyoruz, arabesk olup ağlıyorsun.

Yaralı bir çocuk kendini onarıyor, Ankara’dan Konya’ya doğru bir tren yolculuğumda.

Eski hayatla yeni hayat arasında kırılan ne varsa topluyoruz…

Keşke annemin ayak izlerini bulup sevincime koşabilseydim, diyorum içimden.

Yedi nokta altı şiddetinde ölmek, yedi nokta altı şiddetinde sevmek, Sille’de oturup bir şarkının sözlerini tartmak; bilseydim hiç sever miydim, dizesi en çok yaralıyordu masada kim varsa, hepimizi!

Sonrasında İnci’nin gözyaşları düşüyor masaya, tane tane, gözyaşları sahiciyse böyle düşer, her bir damlası bir hatıradan kopup gelir.

Şimdi kendime yazıyorum, kendime seviyorum, kendime nişan alıyorum, kendime ağlıyorum, kendime içiyorum, bir Amed düşü kurarak kendime ölüyorum.

Ne kadar uzaklaşmışım ben hayallerimden İnci; ne kadar olmuş gülmeyeli, ne kadar olmuş ağlamayalı.

Senin şarkını dinliyorum, Konya’dan eski bir aşiret ağrısı gönderdi bu sabah, seni ve Sille’yi hatırlarım sandı.

Gözyaşı hatırdır zaten, hatır da hatırlamaktan gelir.

Ben her şarkıya ağladım sizden sonra, her şarkı birini hatırlatıyor, giden birini, döneceğine inandığım birini…

Keşke bu kadar ağır inanmasaydım o gözyaşlarına.

Keşke ağır inanmasaydım yanımda oturanlara

Keşke bu kadar ağır inanmasaydım Hatay’a, Konya’ya, Ankara’ya ve sana.

Siverek’te kalbim durup durup çalkalamazdı ve ah u figân etmezdi böyle her şarkı beni.

Deniyorum hayatla kendimi İnci.

Ölümle deniyorum kendimi, dünyadan habersiz.

Daha şimdi bile bir kavgadan dönüyorum sana; ölüm nasıl da güzel bir ıssızlık, nasıl da bir sessizlik, sadece huzur…

Şimdi anıyorum seni, her şarkı ölümden sonra dinlenirmiş.

Her şarkıya ölümden sonra inanılırmış, yedi nokta altı bir ölümden sonra!

İnci’nin gözyaşları senin tezyaşların oluyor; nasıl da erken inanıyorsun her hayata, nasıl da erken kanıyorsun, nasıl da hemen doğruluyorsun kendini her fotoğrafta; bu benim diyebiliyorsun.

Allah aşkına söylesene İnci bu şarkı seni nasıl incitti, seni neyse de bizi niye ağlattı, biz neden her şarkıya ağlar dururuz, nasıl bir halkız biz, yaramızı gittiğimiz her yere nasıl böyle götürdük.

Sen oradasın ben burada; son evdeyim yani, beni de artık halktan sayıyorlar, evden sayıyorlar, acıdan sayıyorlar; oturdum, benden çok büyük olan bir ağacın altında oturdum, çekirge kadar bir kalbi varmış beni sana getirenin, çekirgeler nasıl da erken kırılır bunu düşündüm; İnci, gözyaşım benim, çavreşê.

Hataya gideceğiz bir gün seninle, Hatay bir hata olsa da.

Bak ağaç bana sesleniyor, gölgesinde oturdum ya; kalk diyor, sev yeniden, akşam olmadan yeniden sev, artçı bir hayat büyük bir devrime doğru koşuyor, daha büyük depremler olacak, bekle İnci, bekle.

Bekle bizi, halkların kırmızı acısı, bekle bizi geleceğiz elbet, bir Kürt acısı bir Arap acısında büyüyecek, çoğalacağız, sonra seninle bir şarkı olacağız, enkazların şarkısı.

Bekle işte, nesini söyleyeyim İnci.

Bildiğim tek şey var.

O da, coğrafya taşınmaz ama acılar taşınır.

Sille’den çıktık yola, ayrıldık, Hülya bir rüya, Ali Haydar anadilimde bir türkü.

 

Mazlum Çetinkaya

Subscribe
Notify of
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments