Konumuz Orta Doğu’daki gelişmeler. Sahada olan bitenler ve verilen mesajlara bakıldığında önümüzdeki süreçte Orta Doğu’da büyük bir kaosa yol açacağına işaret ediyor.
Bu kaos öyle bir kaos ki Orta Doğu’yu hallaç pamuğuna çevirecektir. Her şeyi alt-üst edecek ve çoğu iktidar değişecektir. Ülkeler parçalanacaktır. Yeni sınırlar çizilecektir. Etnik ve mezhepler temelinde yeni devletler kurulacaktır. Bu kaçınılmaz. Ancak o zaman Orta Doğu’da taşlar yerli yerine oturur. Barış ve istikrar o zaman gelir. Halklar nefes alır. Bu nedenle mevcut Orta Doğu‘daki ülkeler ve de siyasi güçlerin hepsi buna göre politika oluşturmakta, hazırlığını buna göre yapmaktadır.
Hamas terör örgütü büyük oradan tasfiye edildi. Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de İran yanlısı Husiler, Suriye ve Irak’ta İran güçleri ve hata İran’da üst düzey bir sürü insan vuruluyor. Bunlar büyük kaosun ön adımları.
Esas kaos İran’a askeri saldırı ile başlayacaktır. Her halükarda İran Molla rejimi tasfiye edilmeye çalışılacak. ABD ve İsrail bu konu da kararlı.
Şu an bilinmeyen bu tarihsel görevi Demokratların mı yoksa Cumhuriyetçilerin mi yapacağı. ABD derin aklı müdahale etmese bunu belirleyecek olan ABD halkı olacaktır. Demokratların başkanlık seçimini kazanması Kürtlerin lehine olacaktır, ama Cumhuriyetçilerin kazanması halinde Kürtlerin büyük oranda zarar görme ihtimali yüksektir.
Demokratlar şu veya bu şekilde Türk hükümetinin Kürtlere saldırısını engellemeye çalışır. Cumhuriyetçilerin başkanlık kazanması halinde Trump, Türklerle anlaşabilir. İsrail’in güvenliği ve İran’a karşı kendilerini desteklemeleri durumunda Trump’un Türklere, Kürtlere saldırı yolu açma ihtimali çok yüksektir.
Bilindiği üzere İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD’yi ziyaret etti. Büyük bir coşku ile karşılandı. Önümüzdeki sürece ilişkin ne gibi planlar yaptılar bilmesek de sorun Orta Doğu’da gelişecek kaosa ilişkin olduğu kesin. Bu durumu Türkiye’de ilgiyle izlemektedir. Bu arada Türkiye devlet Başkanı, bombayı patlattı. Erdoğan: “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek nasıl Libya’ya girdiysek bunun bir benzerini İsrail’e de yaparız” dedi. Bu iç kamuoyuna yönelik bir mesaj olarak algılansa da aslında ABD ve İsrail’e bir mesajdı. “Bizi unutmayın, hesaba katın“ demek istedi. Dikkate alırlar mı, hesaba katarlar mı bilinmez, ama Trump’un Başkan seçilmesi halinde onlara da bir rol verilebilir.
İşin aslı ne Trump Türklere ne de Türkler Trump’a güveniyor. Bu konuda şimdiden bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Çünkü Trump’un sağı-solu belli olmaz.
Türkiye iktidar politikasına gelince Kürtleri nasıl yok edeceği, bir hak kazanmamaları için her yolu deneyecektir.
Planını “Osmanlı Toprağı“ dedikleri “Misak-ı Milli“ olarak tanımladığı sınırlar içinde gördüğü Kürdistan‘ın iki parçasını işgal ve ilhak etmek üzerine kurmuştur. Kürdistan’ın kuzeyini zaten işgal etmiş ve sömürgeleştirmiştir. Sırada güney ve güneybatının işgali ve ilhakı var.
Akdeniz’den Halep’e, oradan Şengal’e, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alacak geniş bir alanı kapsamaktadır. Behdinan alanı zaten işgal edilmiş durumdadır. Sıra ilhak etmeye kalmıştır. Bu konu da Barzanilerin tam desteğini alıyorlar. Akp/Mhp hükümeti bu planını ancak ABD’den alacağı izinle yapabilir. Bu konu da ABD’ye veremeyeceği hiçbir taviz kalmayacaktır.
Bu planı iki güç engelleyebilir. Biri ABD, diğeri Kürtler. ABD’nin tavrını yukarıda izah etmeye çalıştık. Sorun Kürtlerde. Çünkü Kürtlerin milli bir politikası yok. Siyasi güçler paramparça. Aralarında milli bir birlik yok. Daha ötesi çözmek için önlerine koydukları bir hedef yok. Sıkıntı burada.
Bu aşılabilir mi? Biraz zor görülse de yaşam zorluklarında aşılabilirliği örnekleriyle doludur. En büyük engel Cumhur ittifakıyla her konu da işbirliği içinde olan Irak-PDK/Barzanilerin tutumu.
Milli bir siyasetleri yok. Kürt/Kürdistan onların umurunda değil, var yok Barzani ailesinin çıkarı. Bu nedenle bir türlü Kürt ittifakına gelmiyorlar. Tüm yumurtalarını Türkiye’nin sepetine koymuş durumdalar. Kendilerini öyle bağlamışlar ki, bugünden sonra isteseler de ayrılamazlar. Kendi geleceklerini Türkiye’nin kazanması üzerine inşa etmişler. İşte yanıldıkları da budur.
Cumhur ittifakı, iki alanda yoğun olarak çalışıyor. Birincisi, Kürtleri bölmek. Bundan başarılı oldu. Irak-PDK ve onun gölgesindeki sığıntıları kazanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda Kürt milli birliğini bozmuş durumda. İkinci boyut, Kürtlere uluslararası desteği kesmektir. Bu konu da çok çaba sarf etti. Sunmadıkları bir kozları kalmadı, ama kimseyi ikna edemiyor. İyi olan budur.
Türkiye hükümeti, Irak-PDK’nin hakim olduğu Behdinan‘da öyle bir ağ kurmuş ki, siyasi, askeri, istihbarı, ekonomik ve kültürel olarak kendisine bağlamıştır. Irak-PDK çevresinde kim varsa hepsini satın almış, kendilerine bağlamıştır. Irak-PDK’nin bir hükmü kalmamıştır. Hakimiyet Türk iktidarın elindedir.
Durum bu mudur, evet budur. Bunun ismi teslimiyettir, ihanettir. Kimi çevreler, bunu görmüyor veya görmek istemiyor. Teslimiyeti, ihaneti balandırıp satmaya çalışıyorlar. Kimi bilinçsizlikten, kimi bilinçli olarak bunu yapmaktadır. Nedeni ne olursa olsun ihanetin suç ortağı oluyorlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Sonhaber.ch editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kürdistani olan tüm kişi , birlik partive örgütlerinengeniş cephesini kurmaktır. Yada elli yıl daha geriye yani bir başka bahara büyük bedellervererek kalmaktír.