Hasan H. Yıldırım
Dersim halkı hiçbir zaman yabancı güçlere boyun eğmedi. Kimler geldi geçti. Üzerinde denenmeyen bir uygulama kalmadı ama o, üzgünlüğünü korudu. Bir türlü “ıslah” edilmedi. Fakat bu arada çok tahribatlara yol açtı.
1937-1938’de bir soykırımdan geçirildi. Kalanlar göçe zorlandı. Geri kalan asimilasyona tabi kılındı. Ama bir türlü Dersim’in Kürdistanlığı yok edilemedi. Devlet özel yöntemler uyguladı. Dikiş tutturamadı. Bu kez sol/sosyalizm adına Dersim’e seferberlik başlattı. Amaç belli. Dersim’in Kürdlüğünü yok etmek. Büyük tahribatlar yaratsalar da kökten çözemediler. Ama vaz geçmişte değiller.
Türk egemenlik sistemi Dersim halkıyla çok kötü oynadı. Soykırımdan geçirdi, zorla göç ettirdi, asimile etti. Yetmedi, bu kez farklı yöntemlere başvurdu. Alevilik- Sünnilik çelişkisiyle oynadı. Dersimliler Kürd değil, “Horasandan gelen Türkmenlerdir” dedi. Bu tutmayınca bu kez “Dersimliler Kürd değil Zazadır” dendi. Bu propagandalarla çok kişi ve çevreyi de etkilediler.
Bu da yeterli olmadı. Bu kez, Türk egemenlik sistem partileri ırkçı ve siyasi İslam ile seferber olmuş. Yanı sıra kendini sol/sosyalist olarak tanımlayan bir başka işgal gücü seferberlik halinde. Kim artık sistem adına ne koparırsa o kâr hesabındalar.
Türkiye’nin gündeminde 31 Mart’a yerel seçimler var. Her zaman olduğu gibi bu seçimi de, sistemin çıkarını iyi kullanmanın peşindeler. Türkiye sınırları içinde ne kadar siyasi parti varsa hepsi Dersim’e dolaşmışlar. Yeter ki Dersim halkı Kürd seçmesin.
Denilebilir ki Dersim’de aday olanların hepsi Dersimli ve Kürd. Oysa bunlar kendini Dersimli değil, Tuncelili olarak görüyorlar. Kürdlüğe düşman kesimler. CHP, AKP, MHP ve bilumum partilerde de çok Kürd var. Ama hepsi Kürk/Kürdistan davasına düşman. Kendini sol/sosyalist diyenlerin onlardan bir farkı yok. Sadece taktıkları maskenin rengi farklı.
Bunlarda aynen sistemin ırkçı, faşist, cihatçı partiler ve genel olarak Türk egemenlik sistemin sahipleri gibi Kürdleri yönetmek istiyorlar, Yani sömürgecileşiyorlar. İşte burada tekleşiyorlar.
Fakat kendilerine sorarsanız ulusların kendi kaderlerinin tayin hakkının savunucuları olduğunu söylüyorlar. Koca bir yalan. Tıpkı devletin sahibi gibi Kürdleri yönetmeye çalışıyorlar. Kürdlerin kendi kendini yönetmesine tahammülleri yoktur. Tıpkı efendileri gibi. Aralarındaki fark kiminin sağcı, kiminin solcu olmaları. Başkada bir farkları yoktur.
İster sağcı ister solcu olsunlar hepsi Kürdistan’da işgalci ve sömürgecidir. Kürdlerin bunlarla ittifak yapması doğru değildir. İster sağ ister sol olsun fark etmez. Kürdler eğer Türk egemenlik sisteminden kurtulmak istiyorsa bunlarla arasına kesinlikle bir mesafe koymalıdır.
Son gelen haberlere göre DEM Parti Dersim’de Sol-Sosyalist ittifak içinde yer alan Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Emek ve Özgürlük Cephesi (EÖC) ile bir ittifaka gittikleri söyleniyor. Dersim ve kazalar aralarında paylaşılmış. Bu doğru bir tutum değildir. Kürd milli potansiyelin parçalanmasına hizmet eder. Sol/sosyalist geçinen bu güçlerin yaptığı budur. Tertelenin bir başka biçimidir.
DEM Parti buna alet olmamalıdır. Kürd milli potansiyelin parçalanmasına hizmet etmemelidir. Seçime bağımsız girmelidir. Bununla farkındalığını ortaya koymuş olacaktır. Bu tutum Kürd milli mücadelesi için bir kazanımdır. İster bağımsız ister ittifak ile seçime girsin devlet zaten kayyum atayacaktır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. O zaman kendi eliyle işgalci, sömürgeci sol/sosyalistleri Kürdlere temsilci sanmanın aleti olmamalıdır.
Söz konusu partiler sol/sosyalist olmadığı gibi velev ki öyle bile olsalar Dersim’de ne işleri var?
Dersim’de işçi sınıfı yok. İşçi sınıfı İstanbul, Ankara, İzmit, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Kayseri vs. Türkiye metropollerinde var. Oralara kırım mı girdi ki aday göstermiyorlar? Gösteremezler. Bunların ne işçi sınıfı ne emekçilerle bir ilişkisi yok. Onları ya CHP ya AKP veya sistemin bir başka partisine kaptırmışlar. Kimi ırkçı Kemalist kimi ırkçı cihatçı. Sol/sosyalist geçinenlere de bol bol ajite yapmak kalmış. “Geliyoruz, kazanacağız, güneşi zapt edeceğiz”(!) deyip duruyorlar. Daha ötesi var mı?
Fakat işin kolayını bulmuşlar. Baskının, dışlanmanın, hakir görünmenin hakim olduğu Dersim’e akbabalar gibi çullanmayı iş edinmişler. Var sayalım Dersim’in bir kazasından Belediye Başkanlığını çıkarmayı başardılar. Bu, neye hizmet edecek? Türkiye devrimin yolunu mu açacak yoksa Kürd milli dinamiklerini mi parçalayacak? Kuşkusuz ikincisini. Bununla Türk egemenlik sistem sahiplerinin kendilerine verilen görevi ifşa ediyorlar. Bunu görmeyecek kadarda beyinsiz diyeceğiz, ama demiyoruz çünkü onlar sistemin sol/sosyalist varyantlarıdır. Bu işi bilinçli üslenmişler.