Engin Aydın!

HomeManşet Yazarlar

Engin Aydın!

Memet Sönmez

14.03 2020

Gidenlerin ardından hep güzel şeyler söylenmez değil mi?

Bu ismi hatırladınız mı? Elbette hatırladınız. Kendi dünyasında, hatta çok sevdiğim, beraber eylem yapıp mahpus yattığım arkadaşlarımın da sevdiği, alkışladığı ve bizi birbirimize ters düşürdüğü kişiden ve geçtiğimiz günlerde yaşamına veda eden Engin Aydın’dan, söz ediyorum.

Bir sevdiğim, çok üzülmüş. ” Kimse Engin ile ilgili bana kötü bir söz söylemesin. Yetmez ama evet, dedi demesin…”

Engin Aydın’a gıyap-ı açık mektup!

Bu yazıyı tarihe sen, hayatına veda etmeden birkaç gün önce yazdım. Adın bir dost meclisinde geçince hemen not düştüm.  Olacak gibi değil. Ve sen hayata veda ettin.

Cenazen henüz kaldırılmamıştı. Bu yazıyı yayınlasam, yayınlamasam mi diye düşünürken, birkaç sevgili dost, ” Yakınlarının acısı taze. Henüz cenaze kalkmadı!  Daha sonra…” dedi. Biraz feodal, biraz dinsel refleksle. “Eyvallah” dedim, yayınlamadım. Yazımı güncelleyerek yeniden yazdım. Nasip bugüneymiş.

Benim için Engin Aydın, aydın değil devrimci hiç değil!

Bundan 500 yıl önce Shakespeare, insanların en büyük sorunu taşıdıkları maskelerdir, demiş.

Engin Aydın, masken düştü, liboşun gözüktü!

Gazeteci, yazar Engin Aydın “hakka yürüdü”, gitti. “Allah rahmet eylesin!” Pek çok aydın, solcu hüzünlerini belirti, başsağlıklarını diledi bu “zat-ı muhterem” ile ilgili. Ben “rahmetler” dilemiyorum! Hakkımı da “helal” etmiyorum. “Rahmetler, helaller” bana, bize göre bir literatür değil.

Ama sen gidince arkandan herkes buna birçok “solcular” da dahil bu dili kullandı. Işıklarda uyuyup, uyumadığını bilmemelerine rağmen; ışıklarda uyu, yıldızlar yorganın olsun… Bende aynı literatür kullandım. Ama bir farkla tırnak içinde…

Sevgili Engin, ebette yaptıkların iyi şeyler de vardır. Bir insan mutlak kötü değildir. Ama hep ölenlerin ardından da iyi şeyler söylemek gerekmez öyle değil mi?

Bu benim kişisel sorunum değil. Senide şahsen tanımam. Ama “benimle” ilgili söylediklerine kulaklarımla şahit oldum!

Engin Aydın, benim geçmişte, ’70li yılların ortalarında üyesi olduğum MLSPB örgütü için bir TV. kanalında: “70li yıllarda CIA, MİT… kaynaklı bir örgüt vardı… Ülkeyi kan gölüne götürdü… ” dedin Sevgili Engin Aydın, o CIA, Mit kaynaklı dediğin örgüt, anti emperyalist, anti faşist, sosyalist bir örgüttü ve anti oligarşik eylemlere imzasını attı. O örgütün militanları, CIA ajanlarını ve askerlerini cezalandırmaktan idama mahkûm oldular ve sehpalarını kendileri tekmeleyerek adlarını tarihe yazdılar.

Sen ne yaptın? Esen liboş rüzgarlarının tatlı esintileri ile bir TV kanalında, stüdyonun parlak ışıklar altında arkadaşlarım için CIA, MİT kaynaklı örgüt. dedin. Hangi istihbarat örgütünden bahsediyorsun? Provokatörlükle suçladığın örgüt, onlarca savaşçısının verdi eşitlik, hak ve adalet uğruna, yüzlercesi işkenceden geçirildi. Taşeronlukla suçladığın örgüt, bu ülkede anti emperyalist örgütlerin başında gelirdi. Söylediklerinin tutarlılığı olsun.

Sonra yazdığın birçok yazıda bizim ’78 dönem devrimciliğini, küçümseyen, bıyık altından gülen, dalga geçen, o dönem yürütülen mücadeleyi sağ/sol çatışmasına indirgeyen sen değil miydin?  Engin olmaya bir bakışla “yetmez ama evet” diyerek AKP iktidarını başımıza bela eden … Ortadoğu coğrafyasında akan kanların teorisyenliğine soyunduğunuz, faşist iktidarın halklara kan, acı, zam, zulümlerden de sen ve sizin gibilerinde harcı, tuğlası yok muydu?

Bu nedenle de aydın olmayan Engin Aydın seni “rahmetle” anmıyorum, ananlar içinde üzülüyorum.

MLSPB, kabul etseydin de etmeseydin de bu ülkenin bir gerçeğiydi. ‘ 70 li yıllarda zayıf, cılız, genç omuzlarında bu ülkenin ağır politik sorunlarını üzerlerinde taşımaya çalışan Marksist, devrimci, iktidara alternatif sıkı bir örgüttü. Ama hiçbir istihbarat örgütü ve “dış güçlere” bağlı değildi

Engin, kimse bize silah vermedi. Bize diyorum, çünkü ajanlıkla, provokatörlükle suçladığı örgütün içindeydim.

Kendi öz gücümüz ve kamulaştırma eylemleri kaynaklı güçle silahlar alındı. Bankalar soyuldu. Yiyecek dolusu kamyonlar, giysiler, ayakkabılar kamulaştırıldı yoksul halka, gecekondu mahallelerinde paylaşıldı, dağıtıldı.

Halkların acısının iliklerine nüfus eden IMF kuruluşlarına saldırdı. Yoksul, evleri olmayanlara mahalleler kuruldu. Şehrin duvarlarına, ” pahalılık ve işsizliğe karşı mücadele” yazıldı. Kimse bize talimat, istihbarat vermedi Aydın! Kendi öz gücümüz ve yaratıcılığımızla, yurtseverliğimiz; haksızlıklara, eşitsizliklere karşı çıkışımızla “hayır” dedik yoksulluklar ve sömürüye “sevgili rahmetli” Engin Aydın! İnan ya da inanma, şu an ki fiziki varlık şartın gereği bununda bir önemi yok. Sen ve arkadaşların fikren zaten ölmüştü.

Biz, o dönem MLSPB`li Marksistler, sosyalistler olarak sadece bizdik. Aramıza yabancı giremezdi. Çünkü biz birbirimizi iyi tanıyorduk sen, ben bizim oğlan. Ne altımızda CIA ne üstümüzde MİT vardı. Bu ithamları sizlere, bir grup liboşlara iade ediyorum.

Asıl sizlere istihbarat örgütlerinin bavullarla gelen belgelere dayalı operasyonların piyonusunuz.

Mehmet Baransu’yu tanırsınız Nasıl tanımazsınız? Aynı suyun tortuları değil misiniz? Cengiz Çandar: AKP, bizi kandırdı „dedi. Sen onu bile söyleyemedin. Savunduğunuz fikirlerinizin üzerlerini kazıdığımız zaman altından kimler çıkıyor: en derinlerde Paul Henzeler, (CIA Orta doğu uzmanı) Chris Mason (CIA ajanı, Yasemin Çongar ın eşi) Yasemin Çongarlar, Ahmet Altanlar, Cengiz Çandarlar… çıktığını gördük.  Ne güzel demiş “atalarımız “:

Kişi kendinden bilir işi.

“Gazetede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her türlü sorumluluğu (izin alma, telif ücreti vb) ilgili yazara aittir. “

Subscribe
Notify of
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments