Çukurova’ya indiğinizde sarı sıcak karşılar sizi ilkin. Yer gök sarıdır, yer gök yıldırır, yer gök ezer insanı…
Bu kez Toroslar’ı aşıp da inmedik Çukurova’ya, Adana’nın içinden “ekonomik tetikçilerin” zorlamasıyla şehrin epeyce dışına taşınan yeni havalimanına indik. Yukarıdan bakınca içi acıyor insanın ne tarım toprağı kalmış ne ağaç. Ne su kalmış ne verim. Zor günler bekliyor Çukurova’yı.
Adana’da 23 Eylül’de başlayan 31. Adana Altın Koza Festivali bir umut ışığı olarak parlıyor. Karşılaştığımız, konuştuğumuz herkes gerek açılışın gerek Onur (Demet Akbağ, Uğur Polat) gerekse Emek (Muzaffer Hiçdurmaz, Güler Ökten, Mazlum Kiper) ödüllerinin haklı ve yerinde olduğunu söyledi. Sevindirici kuşkusuz.
Biz de ilk etkinlik olarak Altın Koza ile Yaşar Kemal Vakfı’nın, usta yazarın “Ortadirek” romanı ve “Kapı” şiirinden derlenerek düzenlenen “Her Tepeden Bir Gün Doğar” okuma tiyatrosunu izledik. Festivalciler de Adanalı tiyatrocular da şaşırdı, “Sinemacılar tiyatro izler/miymiş” diye. Oysa ülkemizde en çok okuyanlardandır sinemacılar; değilse nasıl film çekecekler… Ama bu, tiyatrodan çok edebiyattı.
Okuma tiyatrosunda Nazan Kesal ile İsmail Hacıoğlu’nun yer alacağı duyurulmuştu. Biliyorsunuz ölüm dışında perde mutlaka açılır tiyatroda. Hacıoğlu zorunlu olarak İstanbul’a dönünce yerine İsmail Timuçin bir gecede hazırlanarak sahneye çıktı ve gerçekten de başarılıydı.
Benim Yazımın Temeli Doğa
Yaşar Kemal, doğayı romanlarında asıl kahraman olarak ele aldığını söylüyor. Nedense bizim ülkemizde ne doğaya ne de ağaca önem veriliyor. Dağ taş beton grisine boyandı, hele de tek adam dönemiyle daha da kötü oldu.
Yaşar Kemal, direnmenin gerekliliğini vurguluyor, hepimizin mıh gibi aklımıza çakılı “türküleri yakanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür” sözüyle. Türkiye hukuk devleti değil hatta kanun devleti de değil epeydir; polis devleti oldu. Çocuk gelinler istemiyoruz derken iki yaşındaki bebeklerin cinsel istismarlarıyla karşı karşıyayız ve eski bakan, “eğitim Allah korkusu vermektir” dedi, dili sürçmeden, yüzü kızarmadan. Kadınları en yakınları öldürüyor gözünü kırpmadan ve hepsi siyasal İslamcı. Beslenme, barınma, sağlık, eğitim, insan hakları gibi sosyal devletin temeli çöktü.
Festivalin güzel filmleri
Gerek yerli filmler gerek dünya sinemasından seçkin örnekler gerek belgeseller gerekse kısa filmler kaçırılmayacak denli güzel. Festivallerin en büyük özelliği, sinemalarda gösterime gir(e)meyecek filmleri izleyebilme olanağı sunması. Adana Altın Koza’nın bir özelliği de çocuk filmi göstermesi; diğerlerinin tümünün 18+ olduğu düşünülüyor ve çocukların izlemesine izin verilmiyor. Çocuklar da şen şakrak güle oynaya film izliyorlar salonda; bir çoğu televizyona mahkûmken…