14.468 liralık emekli maaşıma yapılan zam oranı %16,67’ymiş. Kök maaş zırvalığından sonra elime almadan maaşımın ne kadar olduğunu bilmiyorum. Rivayet o ki 16.881 lira alacakmışım. 17 bine ulaşamamışım, yazık!
Özel sektörde eğitime harcadığım onca yıldan sonra en düşük emekli maaşıyla taçlandırılmak böyle bir şey. Neden en düşük? Çünkü özel sektör patronları maaşları asgari ücretten gösterir. Üzerini elden verir. Sigortanı mümkünse ya yatırmaz ya da tam yatırmaz. Dişliysen, hakkını aramayı biliyorsan iyi. Pek yanlış yapmazlar. En fazla bir sonraki dönem anlaşmayıverirler. Şikâyet edersin ilgili yerlere. O ilgili yerler neyin ne olduğunu bilir ama kimse düzene çomak sokmak istemez.
Özel sektör öğretmenleri sokağa döküldü. İnsanları karga tulumba götürdüler. Daha ileri gidersen götürdükleri yerde unuturlar. Örgütlenmek istersin engel olurlar. Bu işler Türkiye’de zor yürür.
Sonra birileri çıkar, sana emekli maaşınla nasıl da gül gibi geçinebileceğini anlatır. Tabii geçinemezsin, gücüm varken biraz daha çalışayım dersin. Bu sefer de emekliyken çalışırsan maaşın kesilir, derler. Oysa ikinci kez seçilen milletvekili, hem emekli vekil hem de milletvekili maaşını alabilir. Benim maaşımın 8,5 kat fazlasını. Trafik cezalarından, sabit fatura giderlerinden muaf oluşlarını da unutmayalım.
Sıradan emeklinin çilesi bitmez. Promosyon peşinde koşan emekliye kötü bir haber de bankalardan!
Bankalar, Yargıtay’ın son içtihat birleştirmesiyle birlikte tüketici kredisi kullanıp da ödemeyen emeklilerin maaşına bloke koyabilecekmiş. Emekli; araba, ev kredisi çekecek değil ya! Karnı doysun, çarkı dönsün diye çekiyor krediyi. Üç beş ödüyor, sonra taşıma suyla değirmeni döndüremiyor.
Bankalar da haklı canım. Gelen takıyor, giden takıyor. Birilerinin milyon dolarlık batık kredilerini affedip duruyorlar. Emekliyi de mi affetsinler? Maaşına bloke konsun da görsün bakalım emekli.
Maaş almama sayılı saatler kaldı. Aman nasıl heyecanlıyım! Bir yandan da mahcubum(!) devlete karşı. 2413 liralık emekli zammımla onlara yük mü oluyormuşum ne? Tabii yüzüme karşı yüksün demiyorlar. Konuşmalarından anlıyorum yük olduğumu.
Neyse oldu bi’ kere. Allah affetsin artık beni de.







